Aferin Bana

3

Kar'da Sokaktaki Dostlarımızı Unutmayın, Lütfen!

Sokağınızda-yakınlarınızda soğuktan veya kardan saklanacak yeri olmayan,tamamen açık alanda yaşayan hayvanlar varsa ve onlara sığınacakları bir yer yapamıyorsanız yakınlarınızdaki veteriner-pansiyon vb yerlerde en azından bir gece icin konaklamalarını sağlayabilirsiniz..

Bu kara oğlan yeni taşındığımız yerin yakınlarında saklanacağı hiç bir yer olmayan tamamen açıklık bir parkta yaşıyor, öyle bir park ki banklar bile ızgara gibi , metalden, altına yağmur kar geçiyor.

Dert edinmiştik ne yapabiliriz diye, kulube yaptırmak istiyorlar ama belediyenin temizlik gorevlisi eğer izin almadan yaparsanız belediyeye söylemek zorundayım yoksa ben işimden olurum diyordu, izin alıcaz ama kar geldi vakit de yok kar geldi çattı vb sıkıntılar..

Dün akşam yok ben yapamayacağım artık diyip Duck'la çıktığımda köpeği de alıp veterinerimize götürecek, geceyi ordaki pansiyonda konaklamasını sağlayacaktım. Ama neyse ki bir hayırsever belediye falan dinlememiş yaptrmış kulubesini, biz de belediyeden birini bulup arayıp kulubenin kalması için haber verdik. Sonra ben ona minder ve muşamba taşıdım, başkaları mama getirmiş, atkısını bırakan olmuş. Gece yatmadan da çıkıp kontrol ettik minderi ıslak mı vs diye, kuruydu. Kulubesinde bırakıp döndük.



Sabah kontrolümüzü yapıp bir de havlu götürdük, ıslanan eşya var mı kontrol ettik Duckla :)



Bu köpecik muhtemelen rott diye alınmış, kırma olduğu ve daha kötüsü arka bacağındaki sakatlık fark edilince de bırakılmış. Küpesi yok , barınağa gitmedi muhtemelen hiç, hayatı boyunca da gitmez inşallah. Aşıları vs çevredeki kişiler tarafından yapılıp bakılıyor. O da bakıldığını bilip o parkın sınırları içinden bir milim uzaklaşmıyor. Hem iyi hem kötü , parkta yağmurda saklanacağı hiçbir yer olmadığı için öylece açıkta kalıyordu garibim..

Neyse artık kulubesi var ve inşallah kimse sorun çıkarmaz.

Darısı tüm sokak köpeklerinin başına..

1

Küçük Kızım, Tatlı Kızım

En son barınaktan almadan öncede kalmışım. Sonrasındaki iki haftada o kadar çok şey yaşadık ki, iki saniye oturup nefes almaya vaktim olmadı ciddi ciddi.

Barınaktan kurtardık, nasıl korkak, sil baştan yaşadı herşeyi eminim, psikolojisi mahvolmuş bir haldeydi. Aldık hemen veterinerimize götürdük, orda Orkun beyle birlikte yıkadım, kuruladım, aşısını oldu, bakımı yapıldı, 1sn bile yanından ayrılmak istemedim, ayrılmadım da.

Sonra bizim eve geldik, nasıl mutlu oldu anlatamam. Anında yığınla su içti, iki kap mama bir paket de tavuk haşlama yedi. Bebek Tuvalet eğitimi varmış, gitti tuvaletini balkondaki çiş pedine yaptı ve yattı. Sabaha kadar yattı. Duck'ın yatağında yattı, bizim yatakta yattı, koltukta yattı, minderde yattı yattı da yattı kuzum. Nasıl yorgun , hiç uyumamış. Duckla kemik kemirdiler, oyunlar oynadılar. Benden mutlusu yoktu, ama aynı zamanda da yaşadıkları aklıma geldikçe de avaz avaz hıçkırarak ağlamak istiyordum, yanımda güvende ve sıcakta olduğu için olan mutluluğum ağır basıyordu tabiki. Sürekli öpüp kokladım, gece yanında yattım, hiiç ayrılmak istemedim hem de hiç :(

Bir ara tuvalete çıkaralım dedik, dışarı çıkmak istemedi :(( Onu yine sokağa bırakıcaz sanıp yerlere yattı falan. Ah nasıl fena, ağlayarak yazıyorum. Görmeliydiniz halini :((

Neyse artık.

Uyuduk, uyandık. Sabah 6da yola koyolduk. Yamanların Şantiye'ye. İlk başta arabada çok tedirgindi. Belli önceki alanlar onu arabayla bir yere götürüp bırakmış. Sürekli yol takip etmeye çalışıyor, bir huzursuz. Sonra hızlandık, ucu kaçtı sanırım uyumaya başladı benim t-shirtume kafasini sokup. Uyudu da uyudu. Arada çiş yapsın diye mola verince yine korkuları başladı, yürümek istemiyor, onu bırakıcaz sanıyor, endişeli, korkuyor, kuyruğu bacaklarının arasında sıkışık, resmen resmen onu bırakıcaz orda diye bekliyor, görmeliydiniz :(
Arabaya geri bineceğini anlayınca da hemen atlayıp yatıyor, seviniyor :(( Ben hiç ayrılmak istemiyorum, ağlıyorum, hissediyor, endişeleniyor, zaten mutsuz ve korkuyor. Araba güvenli ,uyuyor..

Geldik şantiyeye. Kaçmaya çalıştı, uzaklara gitti falan, ben panik zaten onun kadar olmasa da psikolojim bozulmuş. Gidiyor bu köpek kaçacak diye paniğim. Orda gündüz bağlı kalan köpekler var akşam iş bitimi serbest dolaşıyorlar. Onu da diğer köpekler gibi bağlayalım dedik. Zinciri gördüğü an zaten kıyamet kopuyor. Bir tasmayı parçaladı. Feryat figan ağlıyor. Neyse serbest kalsın dedik. Mutsuz mutsuz yattı dikenli mikenli bir yere. Ben minderini su kabını vs koydum yakınına, yeri burası, bilsin diye. Sonra arabada oturduk vs. Hala uyuyor. Madem yeri burası, alışsın bizim de olmamamıza geri döneceğimizi bilsin gibi düşündüm, ona mama su kabı vb şeyler almaya dağdan inip alışveriş merkezine gittik. Hemen alıp geri döndük ama yol uzun sonuçta. En fazla 1 saat sürmüştür bence yine de. Geri bir döndük yok ortada. Deliricem. Dağın başı, barınaktak yeni çıkmış, erkeklerden korkuyor, zincirle iyice ürküttük falan.. Ya dönmezse, ya bulamazsak, napıcaz!
Ağlıyorum, çoğu kişi işini bıraktı onu arıyoruz. Yok.. Neyse biri bulmuş, aşağılardaki bir konteynırın yanına yatmış, gel kızım falan demişler kaçmaya başlamış. Ben bulunup da kaçmaya başladığını fark etmedim, sadece onu koşarken gördüm ve kızıım gel bakalım diye seslendim gelmedi, benden de kaçmaya başladı. Hayvan pisliklerinin yığıldığı yerlerden koşup atlayıp çamurlara batıp koştum peşinden. En sonunda bir yere geldi, atlayıp devam etmesi gereken, iki saniyelik tereddüt etti atlamak için, o arada yakaladım hemen. Eğer atlasa bir daha yakalayamayabilirdim, ben zaten oraya atlayamazdım :(

Kucakladım biraz yürüdüm yere yığıldım tabi. Nefes alamıyorum artık koşmuşum, ağlamaklıyım ama yamanın işyerindeyiz diye öyle evde tek başınaymış gibi ağlayıp sızlayamıyorum da tabi :) Neyse kapadık odaya, ben de yanında. Aldık dönücez istanbula, napıcaz kısmı belirsiz. Of :(

Şimdiki aklım olsa onu oraya hiç bağlamaya çalışmadan alıştırmaya çalışırdım. Zaten barınaktan döner dönmez değil de bir hafta kendine geldikten sonra gitmesi için yalvarırdım yamana. Dağın başı, gitse de dönmesini bilirdi zaten biraz toparlayıp korkuları geçince. Ama o zaman çok kötüydü, korkaklığı 10 katı artmış, yorgun, aç , perişan bir haldeydi. Hem de benim yüzümden, onu barınağa vermek zorunda kaldım diye, of :(

Döndük istanbula, annemlerde kaldım ben onunla, onların köpeği huysuz biraz, ani hareketleri olan bir köpek. Korktu ondan da, anlaşamadı. Annem istemiyor tabi çok kalmasını, sadece sen de kalırsan kalabilir diyor, yaman zaten eve almıyor, sokakta kalıcaktım onunla resmen. Annemlerde benim eski odama kapandık, ordan çıkamıyoruz. O zaten hep uyuyor yanımda, yanımda olduğu için mutlu ama benim huzursuzluğumu hissetmiş, korkuları gerginliği devam.. Bir yandan da haftasonuna yetiştirmem gereken 200 kişilik düğün siparişim var.

İlan için biri aradı, cevizlinin arka taraflarında bir yerlerdelermiş. Başka şansım yok, sahiplendirmeliyim. Ertesi gün yamanla alıp götürdük. Kız 92liymiş, teslim ettikten sonra öğrendim. Eve bırakırken de annesinin pek istemediğini fark ettim, durumları da pek iyi değil ama yapabileceğim bir şey yok resmen, bırakmalıyım orda. Kız iyi niyetli bakmak istiyor, herşeyini soruyor falan. Mama vb ihtiyaçlarını benim karşılayacağım söyledim, herşeyini bırakıp çıktım.

Ertesi akşam gecenin bi vakti telefonum çalıyor, kızın annesi, ben bu köpekle aynı evde kalamam gelip alın almazsanız sokağa bırakıcam. Yaman onlara bıraktık artık bizim sorumluluğumuzda değil,senin yapabileceğin bir şey yok diyor, ben gidip almam sokağa bıraksınlar o zaman diyor. Kadın sokağa bırakıyoruz diye arayıp duruyor. Tanıdıklarımı arıyorum kimse müsait değil. Taksiye binip gittim aldım, annemlere gittik yine. Bir yere ikinci kez gidince kendine güveni geliyr ve mutlu oluyor, o çok sevindi yine oraya gittik diye. Ama ben perişanım tabi. Ertesi gün 200cupcake pişirip 10 kişilik pasta yapmam gerekiyor. Annem burdan ayrılma diyor, yaman o köpek bu eve giremez bunun tartışmasını bile yapma diyor. Çaresizliğimi anlatamam, hala ağlıyorum aklıma geldikçe.

Ertesi gün erkenden çalışmaya başlamam gerektiği ve tanıyıp güvendiğim tek yer de veterinerimizi aadım, sabah erkenden de götürüp bıraktım,sevdi orayı, ilgilendiler sevdiler oynadılar falan mutlu mutlu girdi kendi bölümüne.Ben de bu arada siparişimi hazırlayabildim. Sonra nerede kalacak ne yapacağım hiç bir fikrim yok ama şu işlerim bitip sağlıklı düşünene kadar güvende olduğunu bileyim istedim.Cumartesi günü gece bitti hazırlıklar, düğüne gidip kurduk herşeyi teslim ettik. Pazar günü de kahvaltıdan sonra Kızım'ı görmeye gittik.

Gittik. Arka odada dediler, büyük bir odaya koymuşlar , maması, suyu oyuncağı minderi falan daha rahat edebileceği bir yer aslında. Ama giriş katta bizim veterinerimiz, bu oda da arka tarafta ve yüksek camlı, camda da demir parmaklık var.

Kızım ordaki koltuktan cama tırmanıp, parmaklıkların arasından da geçecek kadar zayıf olduğundan kaçıp gitmiş!!Yok.

Deliricem.
Neyse ki Ataşehir'de. Ataşehir bir köpeğin kaçacağı en güzel yermiş onu fark ettim. Boynunda isimliği vardı, köpek sahipleri de çok orda. Kamelya Çarşının ordaki parkta biri bulmuş aradı, hemen veterinerimize söyledik gidip aldılar. Sonra orda kaldığı her gün de gidip sevdim, ilgilendim, bıraktığımız yere döneceğimizin güveni olsuın istedim.

Bu arada en önemli haberi atladım. Sevgili Ayşegül, Robin ve annesi sayesinde de kalacak bir yeri oldu kuzumun. Ben ne yapacağım şimdi diye ağladığım bir sırada twitterdan bir mesaj geldi. Onun üzerine konuşmalar ve benim sevincim.. Ayşegül'ün annesi yılın büyük bir bölümünü Akçay'da geçiriyormuş, evde kendi köpekleri Nancy, bahçede de Köpüş ismini verdikleri yine haytını kurtardıkları bir köpek kalıyormuş. Bahçe veya eve olmaz tabi ama İstanbul'da sokak köpeği olacağına Akçay'da bir sitede sokak köpeği olması daha mantıklı ve huzur verici tabiki. Madem sıcak bir yuvası, evi olmayacak, oraya götürelim dedik. Annesi de oralara alışana kadar bahçede tutup onu alıştıracağını söylemiş. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Büyük heyecanla da oraya gideceği günü bekledim. Ben zaten her gün veterinerimize gidip onu sevip oynayıp ilgileniyordum. Dün de Yaman'la gittik. Karma aşısı vardı o yapıldı, son bir bakıldı ve arabaya bindi, Akçaya gittiler Yamanla. Arabayı çok seviyor, yamanı da çok seviyor her ne kadar o bizde kalmasına izin vermese de haberi yok tabi yavrumun :) Tasmadan korkuyordu, tasmayla yürümeye bile alıştı bir haftada. Tasmasını taktık pıtı pıtı yürüdü, arabay bindi, mutlu mesut.

Benim peşimden heryere kaçma eğilimi olduğundan ben gitmedim. Ama nasıl kötü oldum anlatamam. Sanki gerçek çocuğumu bir daha göremeyecekmişim gibi. Yine sokakta yaşayacağı için güvenli bir yer de olsa yanıma alamamamın verdiği suçluluk duygusu ile, yanında bir 6 saat daha sarılıp oturamadığım için acayip bir ruh haliyle ayrıldım arabadan, o mutlu mutlu gitti yamanla.

Yolda zaten bildiği yerlerden geçti, mutluymuş, arabada oynamış etmiş, gittiklerinde de mutluymuş, bahçedeki köpüşle anlaşmış oynamış falan sonra yaman dönmüş tabi. O gittikten sonra sanırım onun da gittiği kafasına dank edince birden bahçe duvarlarındna atlayıp koşmaya başlamış. Bildiğin kaçmış! Ben panikledim, bilmediği yer inşallah döner diye düşünürken yine sağolsun , ne kadar teşekkür etsem az, Ayşegül'den bir telefon geldi, dönmüş, etrafı hızlıca koklayıp yine gitmiş koşarak, tutamamışlar. Akşam oldu, hava kararıyor, inşallah yine döner derken gelip yatmış bahçe kapısının önüne kıvrılıp. İçim deli gibi burkuldu tabi ama nasıl sevindim.

Yamanı aradı kesin, bulamadı, etrafı bilmiyor, korktu ve geri döndü. İçeri almış sağolsun annesi, bahçedeki yatağına yatmış. Arada bi defa da köpüşe kızmış, ondan da korktum çok anlaşamayacaklar diye ama bakalım.

Sabaha kadar orda vakit geçirdi mi diye yine korktum, sabah da ordaymış sanırım, evde Nancy havlamış, korkup kaçmış yine, sokakta bahçeye girmeden dolanmış falan, sonra girmiş sanırım yine.

Şimdi tahmin edebiliyorum, korkuyordur, bizi özlüyordur, yine beni bıraktılar diyordur, diyordur da diyordur.

Dün akşam yemek yememiş, mutsuz olunca yemiyor :( İnşallah yemiştir bugün.

Oraya alışıp mutlu olacağını bilsem de kahroluyorum hala.
Kendi çocuğumu sokağa bırakmış gibi hissediyorum kendimi, duckı sevmek bile gelmiyor içimden, o sokakta uyurken duckin yatakta benimle uyuyor olması deli ediyor beni, sabahtan akşama ağlayıp duruyorum.

Sanırım bir yardım almam gerek.
Yine de orada mutlu olacağını biliyorum. Ayşegül'ün ve annesinin ilgisine ne kadar teşekkür etsem az. Ne yapsam az.

Hayatını kurtardınız Kızım'ın,çok çok teşekkür ederim.

Umarım o da mutlu olur, ben de onun mutlu olduğunu kabullenip kendime gelirim.

Şimdiye kadar destek olan herkese çok teşekkür ederim. İnşallah artık hep iyi haberlerini paylaşırım Kızım'ın. Umarım oraya alışıp kaçmaz bir yere, umarım hep mutlu olur. Belki biri sahiplenip evine alır vb hayallerle, veya taşınıp onu da eve alabilmem hayallerimle yaşıyorum hala.

Ne olur artık hep güzel şeyler olsun,
Ne olur siz de dua edin küçük kızım için.

Bir köpeği bu kadar sevebileceğimi hayatım boyunca düşünemezdim, bu kadar çaresiz de hayatım boyunca hissetmemiştim.
Bu son birkaç haftanın etkilerini atlattıkça mutlu olacağız ben de o da sanırım.


Tekrar tekrar, milyonlarca kez teşekkür ederim Ayşegül <3 p="p">



0

Barınakta 5. Gun

Bugün güzeldi.

Sakindi kuzucuğum. Barınakta da bir sakinlik vardı. O bahsettiğim üstü kapalı koridordan çıkarmadık hiç korkmasın diye. Oranın kapılarını kapadık sevdim. Bir tek ağlayan yavru köpek sesleri vardı onu tedirgin eden. Onu da ödül bisküvisi ile geçiştirdik.

Adamlara yaklaşamıyor zaten korkudan. Bugün hiçbirşey yememiş yine, iyi oldu geldiğiniz siz yedirseniz dediler, mama yemedi ama yarım paket bisküvi yedi. Zararlı mıdır bilmiyorum ama uzun zamandır hiçbirşey yemiyormuş doğru düzgün, o yüzden ne yese kardır bence.

Kuru mama yemeyen köpekler oluyormuş, onlar aç kalmasın diye tavuk haşlıyorlarmış..

Çok çok ilgili ve şevkatli barınakta çalışanlar. Bu gittiğim 5 gün bana çok iyi davrandılar, inşallah da hep öyledirler.

Kiminin favori köpekleri var orda, kimi yavrulara aşık, kimi diyor ki ben burdan önce çok korkardım köpeklerden buradan sonra hayatım hayvanlar oldu..

Çıkarken görevlilerden bir amca bir an önce al kızım sen burdan köpeğini, hastalık kapmasın hasta olmasın burda dedi.

Ben kızımı severken yanımızda duran abi de baya ilgiliydi, mesaim bitti ama ayrılamıyorum bu sıpalardan diyor. Yavrular gelmiş, bir ihbar üzerine gidip almışlar anne ve yavruları, ihbar dediğim kötü bilgi değil, yani bir köpek doğum yaptı burada bakılamıyor diye. Üsküdar barınağında gerçekten de çok iyi bakıldığını gördüm. Annelere özel kafes var, yanında su kapları vs. Yavrular suyu deviriyor, anne susuz kalmasın diye hep kontrol etmek istiyorum diyor adam. Yolda görürseniz de ne olur bizi arayın burada bakalım, sokakta anne ne yer ne içer belli olmaz yazık yavrulara diyor.

Veteriner hekim Yılmaz bey zaten sanırım bizim için izin gününü değiştirmiş. Pazartesi günü Kızım ile ilgilenebilmek, kulağındaki küpeyi kendi çıkarabilmek için.

Ben hep barınak çalışanlarının da kötü olduğunu sanırdım kendi kafamda, neden bilmem. Halbuki bir insan hayvanlarla hele ki köpeklerle birlikte olunca daha da insanlaşır onu unutmuşum.

Hepsine hediyeler almak istiyorum, Kızım'ı aldıktan sonra da her hafta gidip yardımcı olmak, bir tane bile olsa köpeği sevip mutlu etmek.

Bugünkü abi diyor ki, sen onu seviyorsun diye aynı odada kalanlar kıskanıyordur, onları da sev nolur.. Ah ben hepsini severim ki. Kıyamam. Sevdim de zaten.

Herşey güzel olsun kuzucum, seni aldıktan sonra da, mutlu ol artık hep, birşey gelmesin başına.

Az kaldı, dayan.

Her gittiğimde diyorum, bekle , bugün de kal alıcam seni diye, Duck da evde bekliyor oynamak için diye..

Yine dedim.

Anlıyordur o seni diyorlar <3 p="p">

0

Zaman çabuk geçsin

Şantiye'de Kızım'ın kulübesi yapılıyormuş, kalacağı yer hazır,karanlıkta görünsün diye aldığım reflektörlü tasması ve ucu için aldığım isimliği geldi. Sıra kendisinde diye kendimi mutlu etmiştim akşam saatlerinde.

Bugünkü o travmatik olay aklımdan çıkamasa da gelip bizimle oynayacak, şantiyede arkadaşları olacak, herkes onu sevecek gibi hayaller kurarken az önce iki saniyelik dışarı çıkışım ile uçtu gitti herşey.

Kapıyı açınca beni karşılamayışı zaten ah şimdi barınakta bilincini getirdi, gece oldu, bugün çok korkuyordu, yanında bir sürü köpek vardı bugün , ya başına bir şey gelirse, sabaha kadar kimse olmuyor orda.

Ah küçük kızım, bugün kucağıma aldım ya taşımak için, 20 kilo bile yoksun bence, kuş kızım.

Zaman çabucak geçsin, sorunsuz alış yeni yuvana, mutlu ol. İçim bir rahat etsin senin için.

Duck yumuşak koltuklarda yatmış kemik kemiriyor, sen orda korkudan titriyorsun diye düşündükçe deliresim geliyor.




Yine herşey böyle eskisi gibi mutlu olsun:




2

Barinakta 4. Gun

Bugun sabah yine oradaydim. Yanina baska kopekler de gelmis baya kalabalikti. Bizim kizda ilk gunku asiri korkaklik geri gelmis.

Icerisi kalabalik diye beni sokmak istemediler onu cikardilar, daha da korktu yanimdaki adamlardan. Kacmaya calisti, debelendi agladi. Ama kapali alan kopek kafeslerinin oradaydik, dar uzun bir koridor dusunun, kopeklerin disariyi goremedigi. Etrafta kopek olmadigindan sakinlesti biraz ama adamlardan hala korkuyordu.Benim basimda durmaktan adamlar islerini yapamadigindan tamam dedim alin.Feryat figan girdi yine iceri.

Yanindaki diger kopekler cok daha aliskin.Kapiyi itince iceri gidiyor, acinca kacmaya calismiyorlar falan. Kizim tam bir Duck panikliginde, daha gucsuz ve kendine guvensiz oldugundan da onun onbes kati kadar falan daha korkak.

Aglamakli ciktim ordan. Aklim orda tabi, dayanamadim.

Sabah Yaman goturmustu beni, bu defa da Çıtır'ın sahibi Samiye ile birlikte gittik öğlen. Onlar da Çıtır'ı oradan sahiplendiği için biraz tecrübeliler, yanında da zincir tasma almış görevliler izin versin dışarıya çıkarıp sevelim diye.

Ama çok daha kötü oldu. O bahsettiğim kordidordan çıkınca açık alan köpeklerinin olduğu kafesler var. Hepsi Kızım'ı görünce kafeslerden çılgınlar gibi havlamaya başladı tabi. Kızım delirdi. Kıpırdayamadı korkudan, kuyruk bacak arasında ama bacaklar titriyo. Yılmaz Bey var bizimle çok ilgilendi sağolsun, veteriner hekim. O barınağın kapısının önüne çıkaralım orda sevin dedi ama bizim Kız zincirden de korkuyor.Feryat figan bu defa da kaçmaya çalıştı. Ödüm patladı, orada kaçsa hayatta bulamayız onu bir daha, dağın başı ve oraya yaklaşmaz artık korkudan.

Yanına eğilip sıkı sıkı sarıldım gitmesin bir yere diye. Kurtulmaya çalışmadı Allah'tan. Bir süre öyle sevdim ama sakinleşmedi hiç. Kaçmasın diye korkumdan kucakladım. Taşıdım onun kaldığı kafese. Girmek istemedi. Yılmaz Bey soktu artık.

O feryadı mahvediyor beni. Canı acımasa da acıyacak diye korkusu.

Güçlü köpek olsa bu kadar üzülmezdim belki ben de ama şimdi o 4 gündür ordaysa benim yüzümden, ben de 4 gündür ne uyuyabilmdim ne doğru düzgün bişey yiyebildim.İşimi yapamıyorum, aklımı alamıyorum bir türlü. Hele bugünkü olanlar sanki ona iyice işkence etmişim gibi. Duck'ı sevemiyorum onu o halde görünce ve daha nicesini..

Ne olur bana güvenini kaybetmesin, ben onu korumaya çalışıyorum :((

Yarın ve pazar günü yine gideceğim ama yanı kalabalıksa çıkarmak istemiyorum ordan, daha kötü oluyor :((

Pazartesi günü alabilirim umarım. Ne olur siz de dua edin.

4

Barinak devam ediyor..

Kara kizim, çirkin kizim barinakta hala.

Alındığı günün ertesi gün sabah erkenden gittim Üsküdar belediyesine, ihbar üzerine aldıkları için hemen veremiyorlarmı, zaten sadece ve sadece eve alırsam verebiliyorlar.

Tamam, eve alacağım dedim. Bir süre burada tutmamız gerek, yoksa göstermelik aldık sanıyorlar, tepki topluyoruz dedi. İtiraz edip tartışma yaratacak gücüm yoktu zaten ağlamaktan, her ne kadar onu oradan bir an önce kurtarmak istesem de.

Peki dedim.

Onu oradan alabilene kadar da her gün gideceğim ziyaretine.

Bugün sabah gittim, yine korkaktı. İki gündür mama yememiş, bugün yedi mi diye soramadım. Yanına onun gibi bir arkadaş koymuşlar, korkak. İki korkak birbirlerine yanaşamadan bakışıyorlardı.

İlk gün beni gördüğünde kalkıp yanıma gelmemişti, ikinci gün gittiğimde kalkıp sevindi, yanına girdim kaldığı yere beni sevdi ama aklı hep kapıdaydı.

Bugün 3.ü günü,yanındaki köpek de korkak olduğundan yine izin verdiler girdim içeri. Bu sefer beni çok sevdi. Tam zamanında gitmişim zaten. 4 kasım diye hayvanseverler ziyarete gelecekmiş, onlar için ekstra bir temizlik vardı barınakta. Kızamıyorum böyle şeylere artık, en azından kızım da iyice temizlenmiş olarak kalacak diye düşünüyorum, bu vesileyle iyice temizlenecek hayvanlar diye düşünüyorum ama inanın iyice temizlenmiş halleri bile içler acısı :(

Tazzikli sularla hortumlar sokup yıkıyorlardı etrafı, köpekler de içerde tabi, sudan korkanlar zaten deli korkmuştur, bizim kız da gürültüden çok korkmuş. Çöp toplama makinalarının sesleri, diğer köpeklerin havlaması, korkanların ağlaması, yeni doğan bebeklerin viyklemesi..

Kargaşa çoktu bugün. Sarıldık kucaklaştık, yanındakini sevdim, gürültülerden korkusu gitsin diye sarıldım.

Çimenlerde yuvarlanıp, güneşlenerek uyumayı seven kızım karanlık, ıslak, soğuk ve taş bir yerde kalıyor diye üzülsem de en azından sokaktaki gibi tekmelenip hor görülmüyor, hayatı güvende diye düşünüp rahatlamaya çalışıyorum ama kendi ellerimle onu oraya vermiş olmamın kalbimi parçalaması geçmedi tabi, geçeceğini de sanmıyorum. O günü hayatım boyunca unutabileceğimi sanmıyorum.

Duckla yürürken ağlıyorum, duck onun yatıp yuvarlandığı yerleri kokluyor, birşeyler arıyormuş gibi.. Bu sabah oyuncaklarını gömdüğü yeri bulduk. Yolda araba gelirken koşup onu alma, koruma hissim geri geliyor ama o yok..

Sabah uyanır uyanmaz yataktan kalkacak bir mutluluk sebebim yok. Çıkıp hemen kızıma bakıyordum, acıkmıştır, korkmuştur, tüm gece onu kimse sevmedi telaşım..

Yürüyüş çantamızda sevdiği oyuncaklar duruyordu.

Bugün ona çıkarınca yıkadıktan sonra takmak için tasma, isimlik, gezdirme tasması, yatak aldım. İnşallah bir an önce çıkarabilirim. Her gidişimde özür diliyorum, alıcam seni ne olur kızma bana bekle diyorum. Umarım beni anlıyordur.

Meğersem ben ne kadar çok sevmişim onu, aklım fikrim onda, çıkmıyor.

Oradaki köpeklerin halini gördükçe de Duck'ın şımarıklıklarına nasıl kızıyorum.

Ah hepsi öyle güzeller ki görmeniz lazım. Gözünün içine bakıyorlar insanın, azıcık dokunabilmek için birbirlerinin üzerine çıkıyorlar. Açık alanda yeterli kulube var mı bilmiyorum ama yağmurlar başlarsa ne yapacak onlar orda onu da bilemiyorum.

Kızım gelsin. Sonra onlar için gitmem lazım.


Bu fotoğraftaki bugün onun yanında kalan oğlan.



Bu da Kızım'ın bizimle olan son fotoğrafı. Duck yine şikayetçi oyuncağımı aldı diye, o da çıngırakla oynama keyfinde.



2

barinak

Bana güvenip, adamlardan kaçmak için arkama sığınan Kızım'ı, yaman evde istemiyor diye, canını acıtmadan götürsünler diye kendim kucağıma alıp barınağın arabasına bindirdim.Gözümün içine yardım dileyerek bakışını, o bindirdiğim korkunç yeri, barınağa yanına gidişimdeki benden bile korkan bakışlarını..

Hayatım boyunca unutmam mümkün değil sanırım.

Bir çözüm bulmadan yaşamak çok zor.

Kendimi affedemem artık. Ağlamaktan mahvoldum, barınağa gittim eve alıcam dedim vermediler, belediyeye gideceğim yarın, ne olursa olsun almalıyım eve, çok çok kötüyüm, anlatamam, tarif edemem.

Sokakta da kalsam birlikte yatar otururuz ne yapayim.

Ah insanlar..

Ne haldeydi bugün kızım :((((

Ama anladım ki bu yasa çıkar, köpeklerimizi de elimizden alıp öldürürler, öylece kalırız biz de bir şey yapamadan.

Çok fazlalar, bir canlının canı gitmiş umurlarında değil.

Ben bugün sakin bir sokakta yaşayan bir tane sokak köpeğine bile bakamadım, alamadım, kendi ellerimle verdim onu. Şimdi de peşinden ağlıyorum geri, bu defa eve alabilmek için.

İnşallah alabilirim, ormanda yaşayamaz o. Elimden tek tek mama yiyen köpek, ne tavuk yiyor ne köfte, ne sosis ne salam, elimden tek tek mama yiyor. Barınakta köşede korkup oturmuş yanıma bile gelemeyen kızım.

Ah umarım affedersin beni. Ah umarım kurtarabilirim seni. :((

Ne olur dua edin benimle, kurtarabileyim onu ordan, ne olur.

2

Sokaktayız

Aklım sürekli dışardaki kızımda.

Ne iş yapmak istiyorum ne bir şey, duckla tüm gün camdan ona bakabiliriz, daha fenası tüm günü sokaklarda onunla geçirebiliriz ama eve girdiğim an ilk 5dk rahatsam sonrası işkence.

Güvenli yeri vardı kendince, etrafta hareket çok olduğunda veya korktuğunda gidip sığındığı, bizim gerizekalı kapıcı orada da onu rahatsız etti, ben görmedim bir de orda korkutmuş onu kesin oraya da giremiyor artık.

Daha önce zaten tekme de yedi, taş da atılarak kovalandı, uyurken çocuklar üstüne basket topu da atıp kaçtı. O camdan bize bakacak, bizden bir iki lokma mama ve sevgi alacak diye tüm işkencelere katlanıp bizim camın karşısında durmayı tercih ediyor. Eve gelmek istiyor, alamıyorum komşular zaten hayvan düşmanı, iki köpekle apartmanda yaşayacak gücüm de yok :(

Akşam 9-10gibi herkes evine çekilince korkuyor sokakta, havlamaya başlıyor seslere. Dün akşam korkusunu geçireyim diye yanına çıktım, titriyo resmen. Bir adam hani şu hışır hışır ses yapan eşofmanlar varya, onlardan giymiş yürüyüş yapıyor alt yolda, ben bile korktum ilk duyduğumda,o da anlam verememiş kendince heralde, o ses çıkınca ödü kopup havlıyor öyle boşluğa. Neyse adamın o tarafa gittik, baktı bi insan yürüyor, emin olamasa da geçti korkusu, biraz yürütüp oynattım yorulsun da uyusun diye, biraz da güveni yerine gelsin diye sarıldım.

Zaten ben ona doğru eğilince hemen göğsüme kafasını yaslıyor tüm vücudunu bana bırakıp, bacaklarımın arasına sığınıyor. Dokunmayı da çok seviyor haliyle.

Sevdim sevdim, korkma dedim, oynadım yordum geldim hemen. Sonra bütün gece sessiz uyudu sanırım, havlamadı. Havlamasın diye de dua etmeyi ihmal etmiyorum :)) Korkup da havlarsa şikayet edecekler ve götürülecek diye korkuyorum.

Korkuyorum çünkü diğer sokak köpekleri gibi değil. Mamayı sadece elimden yiyor, o da iki lokma, ne kıymalar haşladım yemedi bir tek tavuklu mama seviyor. Korkuyor herşeyden. Güçsüz.. Evde yetişip sokağa bırakılmış, çok belli. Varsa yoksa tenis topları, oyuncaklar, ayıcıklar, kemirme ipleri, kemikleri. Bir de arkadaşı Duck.

Uyuyamıyorum , uyanınca anında cama koşuyorum, onu görünce içime su serpiliyor oh hala yaşıyor gibilerinden.

Dışarıda uzaklarda işim olsa bir süre sonra eve dönmek istiyorum, biri bir şey yaptıysa, belediye gelip aldıysa vs yığında tilki kafamda.

Sitede oturan yabancı komşumuzdan eminim blogun bir yerinde bahsetmişimdir. Nancy. Barınaklardan köpekleri alıp bahçesinde bakıp sahiplendiriyor.

Bahçesine alamadı çok köpek var diye ama video ve fotoğraflarını amerikada pets alive diye bir gruba gönderdi. Oradan ümitleniyorum şimdi. Ama çok da heveslenmek istemiyorum. Hem heveslenip heyecan yaptığım hiçbir şey bugüne kadar gerçekleşmediği için, hem de amerikadaki köpekler bitti bizden mi alacaklar yani diye düşünerek.

Ama tek umudum da o.

Dualarınıza ihtiyacım var. Benim çirkin kızımı ancak oradan birileri sahiplenir sahiplenirse.

Türklerden ümidimi yitirdim. Ülkemi de sevmiyorum malesef.

Siz yine de bir umut paylaşın ne olur ilanlarını. Belki bir yuvası olur.

Geceleri zaten korkan kuzum yağmurda da tir tir titriyor daha şimdiden. Kışa kadar olsa herşey. Hepimiz rahat bir nefes alsak azıcık.




ilanlar için:

http://www.facebook.com/media/set/?set=a.10151161417914182.493675.180936529181&type=1

http://forum.petarkadas.com/%C3%BCcretsiz_k%C3%B6pek_verenler__arayanlar/kizim-cok-acil-yuva-ariyor-istanbul



videoları:

http://www.youtube.com/watch?v=1-Ib3TAOeYo&feature=plcp

http://www.youtube.com/watch?v=auGrUn2yC2s&feature=plcp

http://www.youtube.com/watch?v=c2l2jKBZL04&feature=plcp

2

Kızım ve Duck'ın videoları




4

Kucuk kizim

Kucuk bir kizimiz var sokakta

1 aydan uzun bir suredir her gun birlikte vakit gecirdigimiz, onun icin gunde defalarca disari cikip saatlerce birlikte takildigimiz, kapiya ducktan once kosup eve de gelmek isteyen ve her defasinda iceri girmemesi icin hafiften itmek zorunda kaldigim, itmemek icin her seferinde yanima oyuncakalip iceri girerken onu uzaga atip yakalamasi icin kos kos dedigim ve her defasinda icimi parcalayan.

Disarda surekli bizim evin camina bakarak yatan :(

Yuva ariyorum , ilanlar verdik heryerde ama bulamiyorum bir turlu.

Cok cirkin hakikaten dusununce ama inanilmaz da tatli.

6-7 aylik oldugunu dusunuyorum ve de eve alinip sonra safkan gsd olmadigi anlasilinca sokaga birakilan.

Cunku tavuklu kuru mamadan baska bir sey yemek istemiyor, kemirme kemiklerini cok seviyor, toplar, dis iplei, pelus oyuncaklar en sevdikleri, azicik bir minderimsi bir sey bulsa sahiplenip iustune yatmak istiyor ama hep taslarda tabi :(

Of ki ne of, geceleri uyuyamaz, urekli onu dusunur oldum.

Bu postu disarda telefondan yaziyorum mesela, sabah yagmur yagdi ve yemegini veremedim, ben giderken de pesimden bakti yine oyle, aklim fikrim oda Ducki keske arayabilsem konusabilse de orda mi hala oyala soyle gelicem ben beklesin, kusmesin, yagmurdan korkmasin, apartmandaki insanlara dayansin ben yine gelince onu koruyacagim, soyle duckydukim demek istiyorum.

Kafayi yemis durumdayim. Keske eve alabilsem, keske alamasam da aklim kalmasa , insanlar onu itip kakmasa, kovalamasa..

Dun gece uyumadan camdan baktim, bizim cama bakiyordu
Sabah kalktim yine bizim cama bakiyor.

Beni gordugundeki sevincini anlatamam gormeniz lazim.

Sokaktaki ilk kisi olacak muhtemelen, sabahlari cok hapsiriyor, bacaklarima surtunuyor. Yuruyuslerde hep sariliyr, azicik bir yere otursam hemen kucagima geliyor, oyle sevgi ihtiyaci var ki.

Ah keske gorebilseniz, sevseniz, yuvaniza alabilseniz.

2

Melaba

Melaba dunyalilar

Sabahlari annemi boyle uyandiririm, saat olmus 8, hala kalmamis


Annemin yeri benim yerimdir, kalkmam


Orhun abimi çok severim


32 kiloya inmiş olabilirim ama gıdım hala arkadan sarkar


Uyurken pati pozisyonu önemlidir benim için


Herşey yolunda, annem de evdeyse patileri havaya diker dururum :))

0

ah..

Decaflatte'yi biliyor musunuz bilmiyorum, bana instagram'in hediyesi..Kuyruklu cocuklarinin fotograflari ile basladim takip etmeye, blog vs derken bagimlisi oldum uzaktan, baska bir ulkeden, hic gormeden.

Insan gormedigi seyleri - insanlari da sevebiliyor, incitmemek istiyor, acisini hissedebiliyor..
Once biricik Pasa'sinin gidisiyle oturdum agladim burda, Duck'i opup kokladim onun yerine, kendimi yerine koyup Duck'in fotograflarini cekip eklemek bile istemedim oraya, ben gorsem aglardim hep diye dusunup.

Ardindan Papatya'nin hasta oldugunu okudum, iyi olsun diye hep iyi dilekler gonderdim, insallah iyi olur bir an once diye dualar ettim burdan kendi kendime. Yok..

Pasasini tercih etti yazisini gordugum an bir kez daha cok kotu oldum ki ben burda boyleysem dusunemiyorum bile diyip durdum hep aklimdan icimden kalbimden.

Fotograflar ve altindaki yazilarla takip ediyordum hep, blogu acip da okumaya cesaret edemiyordum bir turlu. Az once acip okudum. Ustunden postlar devam etmis, iyiye gidiyorlar evet sevindim ama evde simdi oturdum agladim yine disaridan papatya kac saattir yalniz yanina donmeliyim dusuncesinin hala aklinda olusunu okudugumda, durduramiyorum da kendimi.

Nasıl canlılar bu tüylü kuyruklu patililer.
Keske erkenden gitmeseler..

Pamuk oglum yatiyor simdi tum vucudunu sandalyeme dayamis, azicik kipirdamama imkan birakmadan :)
Hep boyle yanimda olsun.

Sevgili Decaflatte'yi merak edenler için: http://decaflatte.typepad.com

1

Dakidakım Tatlişkom :D

En sevdiğim :D

Bu aralar keyfi pek yerinde tosunun, benim de fena sayılmaz.
Birlikte yuvarlanıp gidiyoruz :)) Evde olmam eski düzenine geri döndürdüğü için çok mutlu etti sanırım. Günlük 4 defa yürüyüşlerimize başladık bile ne kadar dirensem de :))

Şirin Fırın (tık) mutluluğum da ona yansıyor olabilir tabi.

Zihinselin yanında fiziksel olarak da çalışıp ortaya bir ürün çıkarmak ne kadar tatmin edici bir işmiş anlatamam. İşyerinde bilmemkaç saat masa başında oturup eve dönmek kadar mutsuz edici bir şey yokmuş benim için, umarım geri dönmek zorunda kalmam o günlere.

Diğer yandan şirin fırın şaşırtıcı bir şekilde hızlıca ilerlemeye başladı, bu kadarını beklemiyordum ama korkularım da geçmiş değil :D Tanımadığım birinden ilk gelen maili hatırlıyorum, ne zaman cevap yazacak diye utanmasam sabaha kadar bekleyecektim ki bir nevi yatakta beklemiş oldum ve bir türlü de cevap gelmedi o maile :)) Şimdi neyse ki mailler, mesajlar geliyor ve ben normal cevabımı verip hayatıma devam edebiliyorum :)))

Duckla herkesi öpüyoruz, bu kadar uzun zamandır yazmadığım için de kızıyoruz bana ama artık daha kısa aralıklarla yazacağım inşallah :D

Fotolari instagramdan aliyorum, duck ve beni daha cok gormek isteyenler takip edebilirler :D

http://web.stagram.com/n/piore/

Hep uyuyor sanmayın, en güzel uyurken çekiliyor fotoğrafları, bir iki tanesi de klimadan üşürkenki halleri :D






0

Megersem ben yastikmisim

4

yaslanmisiz be duck

bugün hic evde durasim yok, kahvaltidan geldim, ducki alip parka ciktim

baktim hiiç kimse yok, saldim gitti

gitmedi

yatti yanima oturduk oylece salak salak, sonra kalkti, 5metreden fazla uzaklasmadan yavas yavas dolandi yanimda

eskiden olsa beşbin defa uzaklaşıp arkasından seslendirtirdi, koku bulup peşine giderdi
ben de koşardım peşinden hop hop

öylece oturduk ne güzel :D

0

Yazamamışım

Yazmamışım, yazamamışım oğluşumu.

Çok ilginç bir dönem geçiriyorum bu ara, hayatımda bir çok şeyin değiştiği, adapte olmaya çalıştığım.. Duck kötü olanlardan etkilenmedi, onunla alakası hiç olmadı çünkü, iyi şeyler de tam ona göre şeyler olduğundan çok mutlu şimdilik.

Eski düzeni devam , düzen varsa mutluluk var zaten onun hayatında.

Bu arada tabiki de yığınla fotoğrafını çekiyorum ama buraya eklemeye hiç vaktim olmadığı gibi dediğim gibi hayatımdaki ilginçliklerden aklıma da gelmedi açıkçası.

Ama burdan herşeyi takip edebilirsiniz :

http://followgram.me/piore/

:D

şimdilik bol bol öpüyoruz herkesi, en kısa süre içerisinde herşeyimin düzene girmesi ve burayi eskisi gibi bol bol güzel şeylerle dolduracak vakit ve güzellikler diliyorum kendimize :D

Size de bol bol huzur ve mutluluk.

2

Sokaktaki Dostlarımız

Benim içim parçalanıyor onlar için.

Her gün yolumun üstünde olanları besleyip seviyorum, sularını ihmal etmemeye çalışıyorum, haftasonları bazen aklım kalıyor ne yaptılar diye, yolda başka görsem dayanamıyorum..

Hepsi evimizde olsa, sıcak yuvaları- ilgileri eksik olmasa ne güzel olurdu ama malesef o kadar çok köpecik var ki acı çeken, açlıktan ölecek gibi olan, kötü muameleye maruz kalan, aklımıza bile getirmek istemediğimiz şeyler yaşayan.

İnsan olsa bir şekilde sesini duyurup yardım alabiliyor ama bu yavrucuklar dertlerini de anlatamadıkları gibi düşmanları da bol.

Ne olur siz de yardım edin, birine bile olsa su verin, mutlu edin, sevin, okşayın. Korkuyorsanız bile uzak durun, korkuyorsunuz diye sopayla kovalamaya, kötü davranmaya hakkınız yok.

Bir gün size de öyle davranılsa nasıl hissedeceğinizi düşünerek davranın.

Çok zor bir şey değil bu. İnsan olmanızı gerektiren ufacık bir şey.

İnsanlıktan çıkmayın.

2

Haftasonları..

Akşam görüşmek üzere demişim ama akşam ve bugüne kadarki günler hep yetiştirmem gereken kurabiyeler olduğu için yazamadım malesef..

Geçen haftasonumuz da bu haftanın son gününe kaldı ama napalım.. :)

Geçen haftasonu hava çok çok güzeldi. Duckla birkaç fotoğraf çekebildik koşup eğlenirken.

Güneş aşığı olduğundan evde güneşin altnda uyku keyfi yaptı, arkadaşlarıyla eğlendi, arabayla gezdi.. Kuşları kovaladı.. Daha ne olsun..












Bu hafta da yağmura rağmen mutlu ve güzel geçti..

Herkesi öpüp yalıyoruz sevgiyle :))

2

Şirin Mirin

Yine çok uzun ara vermişim. Aslında haftasonu güzel havada yaptıklarımızı, çektiğim fotoğrafları paylaşmak için açmıştım ama fotoğraflar evdeki bilgisayarımda olduğu için neden yazmaya uzun zaman ara verdiğimi paylaşmak istedim. Duck'ın haftasonu maceraları akşama kaldı artık.


Bu aralar büyük bir heyecanla ve aşık olmuşçasına bir mutlulukla kurabiye yapmaktayım.

Evet yanlış okumadınız kurabiye.

Şirin Fırın isminde daha önceden bir arkadaşımla başlattığımız bir şeyi tek başıma devam ettiriyorum şu anda.

Mutlu anlar için hazırlanan sevimli şeyler oldukları için mi yoksa benim çocukluktan beri sevdiğim bir şey olmasından mı bilmiyorum ama inanılmaz mutlu bir şekilde hazırlıyorum kurabiyeleri.

Amacım pastacılar kralı olmak :))

Şaka bir yana pasta yapımı, sugarcraft - sugarart dedikleri işi en iyi şekilde yapmak istiyorum. Henüz başlangıç aşamasında olsam da yaptıklarımın beğenilmesi öyle mutlu ediyor ki, havalara uçuyorum.


İşin bir de Ducky Duck kısmı var tabi, ben müziğimi açıp geceyarılarına kadar kurabiyelerimi süslerken Duck ben mutfaktaki o masaya oturduğum an bir depresyon havasına girip mutsuzlaşıyor. Çünkü hem kurabiyelerden yemesi yasak, hem mis gibi kokuyorlar hem de işim olduğundan ilgi sevgi yok demek oluyor.

Sonrasında neyse ki gönlünü alıp oynuyorum, benim mutluluğum, heyecanım ona da yansıyor ve bitirmiş olmanın ruh haliyle birlikte kuduruyoruz :D

Haftasonundan kalan Duck'ın fotoğrafları yok ama bu haftasonu yaptıklarımın fotoğraflarını paylaşabilirim.

İlk fotoğraftakiler yenidoğan Melis için hoşgeldin hediyesi olan kurabiyeler, diğeri de 2 yaşına girecek olan Arda'nın doğumgünü kurabiyeleri :)




Daha fazlasını görmek isterseniz ve beğendiyseniz facebooktaki sayfamdan da bakabilirsiniz,


çok sevinirim :D

Ne heyecanlı bir durum  benim için, anlatamam. Umarım çok güzel ve keyifli şeyler olur.


Akşam Duck'ın fotoğraflarıyla yeniden görüşmek üzere :)

0

Danacik

Babasinin kuzusu olur kendisi :)

0

Araba keyfi

Haftasonu bu keyif icin bizi sabahin 6sinda kaldiran bir ordegimiz var :)

Kol dayama kismina kafasini uzatip uyumak, camdan kafayi cikarip koklaya koklaya gitmek.. :)

0

Kahvaltıyı Beklerken

Haftasonu demek kahvaltı demek bizim evde.

Duck ve ben tam bir morning person olduğumuz için sanırım kahvaltı merasimlerine de bayılıyoruz..

Bu fotoğraf da cumartesi günü ben kahvaltıyı hazırlarken Duck'ın içinin geçtiği bir an :D


Makinanın sesi ile kendine geldi hemencecik tabi.

Kartopum benim.

2

Sıradan bir pazar gunuydu

Once bir kedi gorduk sanki!

Neyse ki sadece bir kusmus, evimize donup kucuk odada keyfimize devam ettik :)

1

Duck'n Roll

Kuzu sarmam, tombiktom, kutup ayım ayaklarımın üstünde yatıyor şimdi, benim de uyandırmaya niyetim yok. Uzun zamandır sadece fotoğraf eklediğimi fark ettim, o ayağımda üzerinde battaniyesi ile yatarken ben de size günlerimizi anlatayım istedim.

Sabah ben işe giderken öyle üzülüyor ki, içim gidiyor, eve gelince baya kudurduk bugün. Koridordaki halıya yatıp evden çıkışımızı bekliyor hep sabahları, o yüzden depresyon halısı diyoruz artık ona.

Bugün öğlen anneannesi gelmiş, onunla da kudurmuşlar :)

Şanslı günlerinden.

Dün zaten evde yalnız değildi, temizliğe yardım eden Selma ablamız evdeydi. Bezlerini kaçırıp peşinden koşturuyormuş kadıncağızı :)

Günlerimiz aynı aslında,  tek eksiğimiz hareket.

Kilo vermesini bekliyoruz. Zayıflamasına yardımcı olan mamaya devam ediyoruz. Light mama kilo korumak içinmiş, bizimki obezite maması, obezim benim.

Az kaldı yaza kadar verir heralde, bu arada havalar düzelmesin diye dua eden benim evet, ondan bu karların bitmemesi. Biraz daha yağsın, essin, Duck dayanıyor biz de dayanabiliriz bence :)

5-10dk dan fazla yürütemiyoruz korkumuzdan ama hafta sonu gezilerini ihmal etmiyor beyefendi neyse ki, arabaya atlayıp kafayı da arada bir çıkararak haftasonu gezisine devam ediyor.

Kafasında bunu düzene de oturtmuş paşam, haftasonu olunca yamanla benim gözümüzün içine bakıyor resmen, benimle yürüyüşe çıktığında arabanın kapısında bir duraksıyor.
Gezenti :)

Bir de hafta içi alarm çaldığı halde kafasını yorganın altına sokup uyumaya devam edip de haftasonu da alarm çalmadığı halde sabahın köründe (tam da haftaiçi alarmının saatinde) cin gibi kalkıp hadi gezelim içerikli bakışlarına, bizi yataktan kaldırmak için elinden geleni yapmasına hastayım, öyle böyle değil. İnsan çocuğum olsa kızarım heralde sus uyu diye ama Duckla benim de kudurasım geliyor :D

Bu arada yeni bir arkadaşımız da oldu, sabahları oynuyorlar. Karşı komşumuzun komik köpeği. İsmi Mars ve çok komik bir köpek.Duvarlar boyalıymış da onlara sürtünmüş gibi :)  Evdeki yardımcı kadın sabahları bir metre kadar falan gezdiriyor onu.

Karşılaştığımız günlerde basket sahasında oynatıyoruz ikisini.
Ben de oyunun hemen 5dk sonrasında evhamlı gıcık anneler gibi acaba terledi mi modunda bacağını kontrol edip bizimkinin kalça problemi var da, çok oynamaması lazım topallıyor sonra diyip tasmayı takıp çıkarıyorum sahadan.
Kadıncağız içinden deli mi bu, köpeği de çocuk sanıyor falan diye gülüyordur eminim ama ne yapayım, ilk oğlum olur Dakidak bey, kendileri :D Kıyamam, çok üzülüyorum sonra bir yeri ağrıdığında.

Komik de bir sır vereyim, kışın başından beri hiç yıkanmadı Duck ve tuhaf bir şekilde de tertemiz. Dışarıya çok az çıkıp arabalarda gezdiğinden belki de, yağmur olursa zaten hep montla çıkıyor.

Bu sabah yine bir arkadaşının sahibi gördü, her gün yıkıyor musunuz siz Duck'ı, inanılmaz temiz görünüyor, tertemiz de kokuyor dedi sarılıp öpüp, içimden kih kih güldüm.

Hakikaten de öyle görünüyor işin komiği. Sürekli tertemiz çarşaflarda yuvarlandığından bence :p

Öyle işte, o koca poponu kaldırıp da yıkansan iyi olur artık Duck dostum.

Aah az kalsın unutuyordum. Soğukta ağrıları artabilirmiş diye kalçasının sıcak kalmasına dikkat ediyoruz güya aslında ama bu konuda Duck bizden başarılı tabiki de.

Nerede bir ısıtıcı açık orada Duck'ın poposunu görüyoruz, nerede bir radyatör orada Duck'ın totosu, nerede bir yorgan altında Duck'ın vücudu. Geceleri benim yanımda bana bitişik yattığı yetmiyormuş gibi bir de kafasını bile yorganın altına sokup yuvarlak yapıyor kendini, tabiki de bana yaslanmış bir şekilde, karnımda bir top misali..

Duyan da igloda yaşıyoruz sanacak ama derece min 20'yi gösteriyor.

Yazın da klimayla bütünleşir dengesizim.

Kilosunu versin, herşey normale dönsün ve ben de işi bırakayım. Hepimiz sonsuza kadar mutlu yaşayalım istiyorum.

Herkese Duck'tan öpücükler (kendi uygulayışı ile öpçük). Benden de sevgiler.

0

Bekle bekle

Babasini camda bekliyor, aksam olunca herkes eve gelir hesabi :)

Ama akillim bilmiyor bugun babasi izmirde santiyede.

0

Iyi uykular

0

Yanak dedigin..

5

Sag bacak

Sabah cok guzel pamuk pamuk kar yagiyordu.

Pati izlerine bakarken fark ettim sag bacagini hafif surukledigini :s

0

Gezeriz biz

Haftasonu tartilip, bacak ve kulaklarini kontrol ettirmek icin atasehire gittik :)

Genelde her haftasonu geziyor Duck, arabaya binmeye benden merakli :))