Aferin Bana

17

Dev Köpek Lucky

Bugün 1-1,5 saat için Lucky geldi bize.
Ve her zamanki gibi girer girmez ne zaman dönecekler diye geri saymaya başladım.



Uzun zamandır görüşmüyorlardı Duckla, ben de görmemiştim uzun zamandır. Dev olmuş resmen. Henüz 9 aylık ama inanılmaz iri. Kalça çıkığıı feci boyutta zaten, inanılmaz zor hareket ediyor. Dili 5 tane Duck dili boyutlarında. Nereye bulsa yatıyor dışarda. Çamur, çimen, toprak, çöp hiç önemli değil. Diliyle heryeri yalıyo, zaten kocaman hemen pisleniyo sonra o diliyle Duck'ı yalıyor. Eve löngürt diye kendini atıp hemen yerlere yatıyor,küvete soktum küvette de yatıyor. Deli bu çocuk.


Çöplere deli gibi koşuyor, çöpün dibine bile yattı yani kimse onu ordan çekmesin diye, midemi bulandırdı. Ordan sonra gitti bahçesini sulayan bir adamın hortumunun altına girdi de Orhun yıkadı biraz orda, sonra gitti topraklarda yuvarlandı.



Bir su içiyor ki bütün mutfak göl oldu. Laftan anlamıyor, anlamadığı gibi hareketleri de iriliği neticesinde sanırım langır lungur.

Aaaa diye bağırarak kaçacaktım deli gibi :))

Duck onun içtiği suyu bile içemedi pis diye, değiştirdim suyu ve Luckyi ayrı bir yerde tuttuk öyle su içebildi benim kibarım. Pis diliyle onu yalayacak diye köşe bucak kaçtı. Üstüne çıkınca taşıyamıyor diye masanın altından çıkmadı. Öyle uyanık ki Duck, masanın altında ayakta durursa tabi Lucky üstüne atlayamıyor!
Köpek kapısından geçemiyor diye de arada balkona çıkıp hava aldı falan.

Pek oynamak istemedi. Ben de alışamadım.

İyi ki Duck öyle bir köpek değil demekten dilimde tüy bitti kendi kendime. Öyle olsa heralde ne kadar üzülürsem üzüleyim bahçeli evi olan birine verirdim sanırım baş edemeyip.

Tanrı Duck ve beni Lucky ile yaşamaktan korusun! :))



Bizim oda ve salona sokmamıştık. Gittikten sonra ben küvet dahil heryeri domestos ile temizlerken Duck da bizim odada bekledi ve temizlik bitince büyük bir sevinçle kokladı heryeri, temiz yerlerde yuvarlandı. Kız kılıklı temiz oğlum benim :))

Ama dışarda Lucky çamura ve çöpe girmeden önce basket sahasında mutlu mutlu oynadılar neyse ki biraz.



Oh bunu da atlattık.

İki köpek mi, bahçeli ev olmadan çok zor..
En azından iki büyük köpek çok zor. Biri yorkshire olsa oturturduk Duck'ın üstüne yürürlerdi üst üste :))

1

Apartman Toplantısı

Dün akşam bizim apartmanın toplantısı vardı, saat 22.00'de.

Normalde evden dışarı çıkınca bile arabaya binip de değil de yürüyerek gidiyorsam peşimden feryat etme olasılığı olan Duck (onsuz yürüyüş yaptığımı sanıyor da ondan yoksa onu bıraktığım için değil) bir de evden çıktığım halde apartmandan çıkmadığımı ya da geri gelip de eve girmediğimi görürse kıyameti koparacağını bildiğimizden Orhun geldi bize. Gelmeseydi gitmeyecektim tabi :)

Orhunla Duck'ı da alıp 21.00 gibi dışarı çıktık, 45-50dk sokaklarda dolandık, koşturduk oturduk falan. Artık yorulmuştur dedik eve dönerken bir yokuş var, o yokuştan siz hızlıca koşup eve gidersiniz, ben de apartmanın alt kapısından girip yöneticinin evine giderim diye planlar yaptık ve başardık.

Tabi Duck eve girerken bakınıp durmuş ben yokum, onlardan önce eve gitmiş olma ihtimalimi düşünüp dışarda bakındıktan sonra bir panik eve koşup odaları aramış, evde de yokum! Panik tabi, annemi sokakta unuttum! :)) Camdan bakınıp durmuş.

Ben de panik halinde gitmiştim apartman toplantısından veli toplantısına dönmez inşallah Duck ile ilgili herhangi bir şey demezler, derlerse ağlarım vallahi çıkar giderim gibi tuhaf düşünceler içindeyken büyük bir tartışmanın içinde buldum kendimi bambaşka konuları hayretle dinlerken. Gece 2 olup da eve dönünce hala camdaydı bizimki. Bir panik bir heyecan karşıladı tabi yıllardır görüşmemişizcesine.

Alıştığının dışında bir şey yapıp da gece geç saatte eve geldim ya, kıymete bindim hemen bugün. Sürekli kucağımda oturdu, bacak hizamda dolandı, gözümün içine baktı falan. Bir kaç gündür o küs hallerinden sonra ben de özlemişim böyle bağımlı yaşamayı. Sarılıp kucaklaşmak hoşuma gitti.



Orhun abisi de bizdeydi tabi, Duck'ın gece geç uyumuş olması sabahın köründe kalkması durumunu da değiştirmediğinden bütün gün bir benim kucağımda bir orhunun kucağında uyukladı.




Güç topladıkça kudurduk evin içinde, yeni kongumuzla oynadık, çocuk parkında koşturduk, gece beni beklerken tüm oyuncaklarını aşağı atmış, yanımıza poşet alıp aşağı indik oyuncakları topladık, onları makinaya atıp yıkadık, yıkanırken makinanın başına ikide bir gidip oyuncaklarımız hala yaşıyor mu sağlam mı diye kontrol ettik..





Apartman toplantısı sağolsun çok eğlenceli bir gün geçirdik bugün.

7

Kong

Duck bizimle yaşamaya başladığından beri ben de köpek bakımı dışında yeni bir eğlence bulmuştum kendime, köpek aksesuarları ve oyuncaklar..

Çoğu köpek sahibi gibi(erkekler hariç sanırım) kendim mi oynayacağım o mu oynayacak bilemediğim bir hevesle köpek aksesuarları, köpek oyuncakları bakar durur oldum.

Duck genelde peluş oyuncaklar, bebek çıngırakları, bebek topları gibi insan oyuncaklarını tercih etse de ben konglar, henüz edinememiş olsak da hol-ee-rollerlar, wubbalar falan kendi kendime bakınıp duruyorum.

Kong da dediğim gibi 2,5 senedir bakınıp da edinmek istediğim bir köpek oyuncağı. İçine bisküvi ya da sevdiği bir yiyecekten dolduruyorsunuz, köpek de onu çıkarmaya çalışarak vakit geçiriyor ve çıkardıkça da yiyor tabi. Ama Duck yemek yeme merakı olmayan, sabırsız bir köpek olduğundan bir türlü cesaret edemiyordum ama geçen gün oynamazsa Lucky'e veririz diye aldım. Lucky ödül için günlerce uğraşabilir.

Ama Duck kıytırık bir bisküvi için kendini yoramaz, alır benim önüme atar hav hav bağrınır çünkü :)

Bugün geldi club safari siparişimiz.Büyük şeyleri sevmediği için de Beagle boyutlarında köpekler için olan orta boy sipariş etmiştik, iyi yapmışız büyük olsa eminim yüzüne bakmazdı. Her kargoya sevinen Duck içinden çıkacakları bilemeden bile sevindi tabiki de.
İçindekilerin kendi için olduğunu görünce de tabi bu sevinç ikiye katlandı.



İçine bisküvi doldururken sabredemedi tabi, delirdi ama bisküviyi koyup da verince önce her yeni oyuncağa yaptığı gibi ağzında tüm odaları gezdirdi ve ardından oturup nasıl bir şeymiş bu diye bakarken içindeki bisküvilerin çıkabileceğini fark etti.
Fark etmesiyle ayağa kalkıp Kongunu dan dan fırlatıp içindekileri döküp yemesi bir oldu.Çok akıllıyım pozları vermeyi de ihmal etmedi :)



Biz Orhun'la ee bu kadar kolay mıydı olduk tabi, hani oyalanacaktı, uğraşacaktı derken büyük bir parçayı sıkıştırdık içine. Yine öyle dan dan atıp çıkardı. Biz hala şoktayız derken 3.yü de deliler gibi sıkıştırdıktan sonra bu öyle dan dan atıp dille ittirince çıkmadı!

Ve yandık tabi. Bizim önümüze fırlatıp havladı çıkarın şunu diye, biz de çıkaramadık :)) İnce bir çubukla üstünden ittirdik bıçakla içindeki bisküvileri parçalamaya çalıştık falan çıkardık :))

Yine ben oynamış oldum tabi.
Şimdilik içinden bir şeyler yemekten çok evde koşturup ağzından fırlatıp peşinden koşup yakalama kısmını daha eğlenceli buldu sanırım.

Bakalım bizim evde Kong modası ne zaman geçecek..

0

Ve Yine İstanbul..

Üşengeçlik fena bir şey.
Tatilden döneli 1 hafta oldu ama Duck ve ben ancak kendimize gelebildik.

Eve ilk girdiğimiz anda odalarda kız arkadaşını arayıp bulunca da hemen koklayıp yalaması ise ayrı bir komediydi tabi. Neyse ki aldatmamış başka bir köpekle, çok sevindi. :))

Öyle güzel bir 15 gün geçirdik ki, bir sürü olay olmasına rağmen eminim o kısacık hayatı boyunca pek unutamayacağı kadar eğlendik. Biz kıkır kıkır Duck kuyruğuyla kıpır kıpır bir şekilde mutlu mutlu atlattık tatili.

Hangi köpek böyle 15gün sabah-akşam düzenli olarak deniz sefası yapabiliyor ki! :)
Tabi sonrasında bu İstanbul sıkıntısı canımızı sıktı tabi.

Bahçe yok!
Veranda yok!
Deniz yok!
Düzenli olarak Duck'ı sevmeye gelen 5 yaş çocuk ekibi yok!
Evin içinde merdivenlerde koşturmaca yok!
İskeleden atlama keyfi yok!
Terasta çocuk havuzu şişirip içinde sularla oynama keyfi yok!

Yok da yok yani, böyle bir İstanbul sevilir mi hiç!

İstanbulun en güzel yanı yolda gelirken feribottan kafayı çıkarıp denizi izlemek ve arabaların lastiklerini koklamak.
Bir de evde baba ile huzur içinde uyuklama kısmıydı sanırım.

Çünkü Yaman da bizi bırakıp şantiyeye dönünce başladı bizim huysuzluklar.

İlk gün benim doğumgünümü kutladık Duckla birlikte başbaşa,eşyaları yerleştirdik falan öyle geçirdik zamanı.


Ama sonrasında günler geçmek bilmiyor..
Evde sürekli peşimde; oynayalım, zıplayalım, sıkılıyorum, eğlence yok atraksiyon yok modunda. Ben de sürekli ilgilenemem tabiki de. E öyle olunca popoyu bana dönüp küsüp oturuyordu.

Birkaç gün Çıtır ile karşılaştık yine, özlemişiz,bol bol koklaşıp oynaştılar.



Yeni taşınan GSD Hector ile Duck'ın en sevdiği oyun olan yanak yanağa Duck'ı kovalamacılık oynadılar, bir iki defa Aşil saldırdı yine son anda kurtardık falan yine sıradan olaylarla geçiyor günler.

Dün üst komşumuzun bebeği ile oynadılar..
Yürümeyi yeni öğrenmiş bir kız çocuğu ve öyle telaşlı yürüyor ki, 1senedir yata yata hayatı kaçırmışım modunda. (Henüz konuşamazken Dakk Gaak falan diye sesleniyordu Duck'a :) )
E böyle koşturunca tabi kaybetmeme amaçlı yürüdükçe viyk viyk öten minik ayakkabılar giydirmişler ve bu Duck'ın inanılmaz hoşuna gitti. Ayaklarını yaladı, bacaklarını yaladı, bezini kokladı, yanaklarını yaladı delirdi sevinçten. Bebek de öyle, Duck yaladıkça kıkır kıkır. Annesi köpeklerden korkarmış ama o da çok seviyor Duck'ı , hayatımda dokunduğum ilk köpek dedi :) En son artık bebek de Duck'ı yalamaya başladığında daha fazla kötü örnek olmadan biz gidelim dedik :)

Orhun abisi geldi arada, onunla eğlendiler..


Bir gün denize her gün girebileceğimiz yazlık modunda bir evde, çok daha mutlu ve anne-baba-ördekli günler hayaliyle geçiriyoruz zamanı..

5

Ducky Duck Tatilde

Tüm sene hep söz dinlediği (?), evde çok sıkıldığı (??), hiiç hasta olmadığı (!!???!!) için kocamaan bir tatili hak ettiğinden dolayı kıyamadık geçen sene de geldiğimiz annemlerin yazlığına geldik birlikte.

Öyle komik ve eğlenceli geçiyor ki günleri, her gün başına bir şey gelse de eğleniyor yine de. Ben tabi peşinde onu toplamaktan neye uğradığımı şaşırmış durumdayım.



İlk gün 6 saat yol sonrası o yorgunlukla orhun, babaannesi ve babasıyla denize girip derinlere de gidince bir sürü su yuttu. Orhun da boğuluyormuş gibi yapıp kendini kurtartmaya çalışınca..
Ben başıma gelecekleri bildiğimden karada bekledim ve bildiklerim oldu. :)



Fazla tuzlu su yutmaktan iki defa kusup iki defa da ishaden hallice bir şekilde anında çıkardı tüm suları. Sonrası malum zaten önce hemen surat "çok yazık bana" şeklini aldı, hareketler iki kat yavaşladı ve bir 3 litre de su içip eve zor yürüdükten sonra ertesi güne kadar uyudu.

Benim yok yok bugün denize sokmayayım dinlensin laflarım akşama kadar devam etse de akşam yürüyüşünde tam gaz sahile çekip bir de üstüne yine derinlerde yüzüp su yuttu yutacak derken, annemi de denizde görünce iskeleden pat pat atlayınca olanlar oldu. Son atlamasında annem dalıyor diye panik olup iskelenin yanında bir çeşme gibi bir şey var denizin içinde, küt diye onun betonuna çakıldı göğsü.

O an tabi ömrümden ömür gitti. Anneme bağrınıyorum, duck ağlıyo onu susturmaya çalışıyorum, bi anda deniz kan gölü olucak ve duck ölücek sandım ama neyse bir şey olmadı sanırım. Çıkınca yine kustu, ağladı, topalladı dünyası şaştı tabi ama neyse eve geldik yıkandı uyudu geçti gibi..

2 de 2, ucuz atlattık derken 3. gün de otların arasında dolanırken yine viiyk diye bir ses , patisine basamıyor. Aman canım bir şey değildir terliklerin altına yapışan o tuhaf şeylerdendir hemen çıkarırım derken iğnemsi bir şey çıkardım. Arı sokmuş!




Yine eve zor yürüdük, hadii hemen buz tuttuk, alerjisi için ilacını verdik falan. (Zaten kocaman bir ilaç kutusu getirmiştik onun için, bu gidişle içindekilerin hepsini de kullanıcaz, inşallah kullanmayız o ayrı! ) Duygu sömürüsü tabiki de tam gaz, can acısı da birleşince başkaları bile acıdı haline. Sürekli masa - merdiven- yatak altı gibi korunaklı yerlerde patisinde buzla uyukladı. Akşama kadar hafif topallıyormuş gibi dolandı ilk anki hiç basamama durumu geçince ama denizi görmesiyle topallaması da geçti tabi.

Denize gidince hep de sol tarafa bakıyor çünkü o taraftan babannesi ve babası gelmişti ilk gün :) O nedenle ne kadar yüzüyor olsa da o taraftan gelenleri fark edince anında denizden fırlayıp gelen insanların yanına koşuyor onlar mı geliyor diye. Ben yine tetikte tabi. Koşarsa yakalayayım diye yine onunla yüzemedim.

Bunların dışında genelde verandada yatıp gelen geçeni izleyerek geçiriyor günlerini. Çocuklar gelip seviyor, gelen geçen laf atıyor falan derken inanılmaz oyalanıyor. Ne güzel şeymiş verandalı ev. Verandada takılmazsa merdivenlerden inip çıkıyor, heryer onun. Bahçeye de çıkabilseydi eminim dünyanın en mutlu köpeği olurdu, ben de en mutlu ve rahat köpek sahibi oluverirdim. Burdan sonra istanbuldaki eve kapanınca ne olucak halimiz hiç bilmiyorum, düşünmek bile istemiyorum. :(





Bu arada gidiş gelişlerde hep en az 2 kişi çıkıyoruz. Birimizde sopa birimizde Dazer ve Duck. Kaldıkları yerler hep mecburi yolumuzun üzerinde olduğu için her defasında üstümüze havlayarak koşuyorlar. Elinde sopa olan öne geçip deli deli bağrınarak sallıyor sopayı köpeğe doğru, arkadaki Dazer'i tutuyor.Zaten çoğunda Dazer işe yarıyor ama olsun biz garantileyelim! :)

Bir defasında ne Dazer ne sopa işe yaradı, köpek yine deli deli geliyordu üstümüze artık orda yürüyüş yapan kadınlar yardımımıza yetişti de birlik olup kaçırdılar köpeği.
Tabi biz bu kadar heycan içinde çırpınırken bizimki denizine girmiş ya hiç umrunda değil laylaylom işeyerek koklayarak takılıyor öyle.Saldırmaya çalışan köpek de neymiş! :)

Bugün de verandanın bahçe çıkışını açık unutmuşuz. Orhun evden çıkınca bizimki de ordan koşmuş peşinden bir baktım Duck yok, sitenin ortasındaki cafemsi yere doğru gidiyo orhun abim nerde modunda dıgıdık dıgıdık.
Yakalayayım derken bir baktım ki sitenin felaket bekçi köpeği Kartal'ın kulubesinde takılmış, oraları kokluyor!!

Ben tabi bir çığlıkla bağırdım ki nasıl benden o ses çıktı ben de bilmiyorum, anında kaptım tasmadan. Millet de eğlenerek izliyo, çok kızdım! Ay ne tatlı koşuyordu öyle dıgıdık dıgıdık falan diyorlar, Kartal görse sağlam bırakmayacağını hatırlattım da anca şarj etti :))

Hep ucundan dönüyoruz gibi sürekli, bakalım sağ salim atlatabilecek miyiz :D

Bir de tabi bizim huzursuzluğumuzu hissediyor sanırım, sürekli bir tetik halinde. En ufak bir seste tüm tüyler kabarmış koşuyor üst balkona (ordan heryer daha net görünüyor) :) Bazen ordan havuzu da görüp ağlaya ağlaya havlu ve bikinimi getirse de giremeyeceğin kabullenip klimanın karşısındaki koltukta yerini alıyor yine.

Kolları taşa yatmaktan yara oldu, o taşa yatıyor diye de biz sürekli yerleri silip süpürmekten bir hal olduk. Pis olunca yatmıyor, yatmasın da zaten kulakları hasta olur hemen :D

Falan filan,
bir sürü eğlenceli veya panikletici şeyler oluyor, zaman çabucak geçiyor.



İnşallah sağ salim atlatırız tatili diye dua ederek tatil yapmak da ancak bizim yapacağımız iş sanırım :))

Seneye yine böyle bir fırsatımız olabilirse Duck'a can yeleği alıp öyle getirmeyi planlıyorum. Kendime bağlarım, yüzeriz uzun uzun birlikte. Böyle yok su yuttu, yok beni çizdi, yok adamlara koşucak bilmemne derken sahilde bile anlamıyorum hiçbirşeyi.

P.S. bir de şimdi denize bakarak kaka yapma modası başlattı :)) Tam sefa adamı bu ya nasıl bir köpekliktir. Normalde hep otların arasına saklanıp yapar, bu defa da poposunu otlara dönüp deniz manzaralı yapıyor beyfendi :))

0

Sıcaaakk

Sıcak sıcak çok sıcaak.

Ördek ailesi olarak sürekli heh heh halindeyiz, dil dışarda, vücut taşlarda geçiyor günler.

Sıcak olunca zaten yemek yemeyi sevmeyen bünye iyice mıymıylanıyor diye milupa organik serisine ve evde pişirdiğim kabak-havuç-pirinç-et/tavuk mamasına devam. Tabi bunlar hep kuru mamanın üstüne. Arada peynir, light ton balıgı, yogurt ve benzeri seyler de ekliyorum mecburen cunku sabah yedigi karisimi aksam yemeyen bir kopekten bahsediyoruz burda :)) Elimle tek tek yedirdiğim anları yazmak bile istemiyorum :D

Dün akşam alt yolda yeni taşınan AÇK ve sahipleri ile karşılaştık. Sahibi Duck'a ödül bisküvisi verdi, bizimki lütfedip aldı kibarca ama sonra gitti ilerde tükürdü, rezillik! :)) Ödül bisküvisini tüküren köpeği de ilk defa görüyoruz deyip gülüştüler. Sonra tabi onların köpeği kaptı büyük bir aşkla. Bizimki de tiksinerek bakıyor hala.

Sonra sonraa baba eve gelmeyeli uzun zaman oldu diye Duck'ın mızmızlar da arttı. Akşamları beklerken kafa aşağı sarkmış bir şekilde camda uyuyakalmalar, dolabın baba kısmını açtırıp kıyafetlerini koklayarak uyuklamalar falan devam ediyor. Arabanın baba koltuğu bölümünü de koklamayı ihmal etmiyor tabi her giriş çıkışımızda, maksat gelen-giden var mı bir bakmak tabi. :)



Bana yapışıklık da tam gaz devam ediyor. Bir organım gibi görmeye başladım artık. Tuvalette iki saniye fazla kalsam başlıyor hemen viykler, kapı tırmalamalar. Yürüyüşleri ne kadar uzatsak kardır mantığımız da devam.
Yürüyüş bitince de tenis kortunun karşısındaki bankta oturup serinlemeye çalışıyoruz, öyle giriyoruz eve.

O banklar doluysa tabi bütün bahçeli evlere imrenerek söylene söylene evimize dönüyoruz.

Geçen gün sabah yürüyüşümüz sırasında evden çıakr çıkmaz bir kokuya takılıp hızlı hızlı kokuyu takip etmeye başladı. Bir süre sonra öyle bir çekti ki koku aşkından, iki saniyede elimden kaçtı tasma, bizimki takır tukur koşturuyo ve evet beklenen an, yol 3e ayrılıyor ve bizimki ne taraftan koştu bilemiyorum. Yolların başından bağrınıyorum Daaak daaak diye ama ne tasmanın takırtı sesini duyuyorum ne başka bir ses. Tamam dedim gitti yine bizimki, bulamam da artık, kim bilir kimin dişisine kaptırdı kendini. Bir adam gördüm anlatmaya çalışıyorum beyaz koşturan köpek gördünüz mü falan diye derken bir baktım geliyor benimki bir panik içinde tangır tungur. O elimi acıttığı için sinir olduğum 2senelik flexi si de hala sağlam bir şekilde.

Kafa yine eğik tabi, sanki senelerdir dövüyormuşuz gibi. Kızamıyorum da, neyse azcık tripleştik geçti gitti.

Bu sabah da Nancy nin kızı ile karşılaştık. Geçen sabah Duck'ı gördüm alt yolda, tasmasıyla kaçmış. Nerde annen dedim, etrafa bakınıp panik içinde birden kaçtı ben tutamadan diyince anladık ki o gün kara kız Darcynin kokusunun peşinden koşmuş ve ancak onlar annen nerde diye sorunca jetonları düşüp yanıma gelmiş bi panik, şaşkolozum benim.

Dişi kokusu alınca tüm akıl uçuyor.

*

Bu arada, başarabilirsek bu haftasonu annemlerin yanına gidicez yazlığa.
Duck için tatil ama benim için azcık psikolojik işkence modunda geçicek. Şimdiden başladım paniklerime. Çünkü sitenin 15senelik bekçi köpeği Kartal'dan inanılmaz derecede korkuyorum. Gözümüzün önünde 2 köpeği boparak öldürmüşlüğü var. Hala köpek kavgalarının bir numaralı ismi. Sitede kimse de bir şey demiyor bu duruma hatta tuhaf bir şekilde hoşlarına gidiyor sanırım. Kartal bizim sitenin köpeği diye gururlanarak dolaşıyorlar.

Geçen sene annemle hatta orhunu da alıp 3 kişi dolaştırıyorduk Duck'ı. Birimiz Duck'ı tutuyor, birimizin elinde sopa, birimizin elinde su, bende Dazer. Duck'ı tutan ortada.. Gören de bizimki vahşi sanır ama tüm çabamız ödlek sıpayı korumak. Bazen imreniyorum baskın karakterli köpeği olanlara.

Veteriner de olmadığı için yakınlarda ve işin fenası merkeze uzak, arabanın da olmadığı bir yer olduğundan paniklerim iyice artıyor. Tüm vet numaralarını kaydettim, ilk yardım çantası falan da hazırladım ama umarım geçen seneki gibi hiç bir şeye ihtiyacımız kalmadan mutlu mesut döneriz evimize.

Bu da günün bonus fotoğrafı, pınar sütümüz bitmiş, çok yazık bize! :))