Aferin Bana

0

Klimaaaa

Klima icad edilmeseymis Duck ve ben ne yapardık acaba :)

Ama kopyaci, ayni benim gibi ilk basta serinleyip sonra da en uzak kosesine kacip serininin tadini uzaktam cikartiyor.

Arabada ayrı bir komik zaten, hava gelen yerlere yaklasip agzini aciyor klimaya karsi :D

Sirf bu sicaklar yuzunden yazi sevip sevmedigimizi bilemiyoruz,
yine de kış yağmurundan iyidir,
di mi Duck?

:)

Haftasonu gelse de denize gitsek, çıkınca kafamızı kumlara gömsek...

3

Sokak Kızlarım

Küçük kızıma azıcık kilo aldırmayı başarabildim, Duck'ın tasmalarından da birini takmıştım sokakta biri alıp da götürmesin diye. Gerçi son gittiğimde çıkarmışlardı tasmayı ama yine de Duck'a benzedi iyice , tasmayla.

Yanındaki de arkadaşı, tazı kızım diye seviyorum, uzun bacaklı çok tatlı bir dişi o da. Geçen seneden beri aynı sokakta, bebekken gelmişti bir evde bahçede bakıyorlardı aslında ama bebekleri olunca bahçeden çıkarmışlar, o da yine yanlarından ayrılmamış onların kapısının oralarda takılıyor.

Köpekleri seviyorlar mı sevmiyorlar mı anlamıyorum o sokakta yaşayanları, yemek su veriyorlar ama alıp alıp sokağa salıyorlar :(

Neyse işte, bizim uyanık tazı kız küçük kızıma hiç yemek yedirmeyip kendi yiyormuş meğersem. Ben başlarında durup ikisine de ayrı ayrı yedirtiyorum.

Bu da sonrasındaki oyun halleri.

3

Tombiktolar Sahada

Daisy, amerikadan buraya gelmiş, bizim sitede yürüyüş yolumuzun sonundaki evlerden birinde oturan bir golden. Sakin, oyuncu, kuzu gibi bir dişi.

İlk geldiğinde stresten inanılmaz zayıflamıştı ama artık Duck gibi bir koca popolu. (Bu arada zayıflatma konusunda fikirleriniz varsa açığız, kısırlaştırdığımızdan ve ben işe başladığımdan beri kilo aldı malesef :S )

Sitede tabiki de bir köpek oyun alanı olmadığı için yürüyüşlerde karşılaşırsak hemen basket sahasına koşuyoruz rahatça oynasınlar diye.

Ama sıcak havada iki tombik ancak bu kadar oynayabiliyor :)

1

Deniz

Sıcaktan bunalsa da Duck'ın en sevdiği mevsimin yaz olduğuna iddiaya girebilirim. Araba gezintilerinde kafayı dışarı çıkarabilmeler,yürüyüş sonrası klima karşısında serinleme faslı, buzlarla oynama keyfi, yürüyüşlerde daha çok insanla karşılaşıp kendini sevdirme telaşı, çocuklarla oynama fırsatları ve tabiki de eennnn önemlisi yüzmek!

Keşfettiğimizden beri babası istanbulda olduğu sürece haftasonları hep Riva'da elmasburun plajına götürmeye çalışıyoruz. Sabah erken gidince sakin oluyor, biz de Duckla yüzme ve suda oynamanın keyfini çıkarmış oluyoruz.



Tam bir jet ski gibi, oyuncağı atıyoruz, cop cop cop sıçraya sıçraya koşup en sonunda ayaklarının yere değemeyeceği yerde de cuupp diye kendini suya atıp öyle başlıyor yüzmeye.

Her ne kadar canı yüzmek istese de bahanesiz de hayatta girmiyor, illa bana bir şey fırlatın suya da getireyim ısrarları.




Bu sene bir de insanları kurtarma güdüsü çıkarmıştı ki geçti. Biraz derinlere gidip yüzmeye kalksak bizi çıkarmaya çalışıyordu. Bize yapması sorun değil hadi neyse derken yüzmeye çalışan başka insanlara da yapmaya başlamıştı ki geçen hafta unuttu gitti yeni oyuncağı kong wubba sayesinde. Ve hatta yine oyuncak aşkına kalabalık bir denizde kimseyle ilgilenmeden yüzüp geri gelmeyi, yine kimseyle ilgilenmeden bizim yanımızdan ayrılmamayı başardı sıpa.

İnsanların da denizde köpek olduğunu göre göre dibimizden yüzmesi ise ayrı bir şaşkınlıktı benim için.


Bu video tecrübesizlik dönemimizden. Yanımıza oyuncak unutmuşuz ve çareyi pet şişemizin içine biraz su doldurup da oyuncak yaptığımız bir gün, henüz hava bunaltıcı olmadığından mı bilmiyorum insanların da olmadığı bir gün.

Suya bayılıyoruz, denizden ayrılmak istemiyoruz.


Yaşasın yüzmek!

2

Hello

Blogger yasaklandı, işe başladım, şöyle oldu böyle oldu derken çoook uzun zamandır hiçbirşey yazamadım.

Duck aynı duck diyeceğim ama çok da aynı Duck değil aslında, büyüyor resmen.

Akşama kadar beni evde beklediği için hala üzülüyorum, bu yüzden de kilo aldı biraz, 5 kilo kadarcık :D 35 kilo oldu.

Haftasonları denize girme dönemi başladı, cumartesi günleri yine rivaya gidiyoruz belki poposu azcık küçülür diye :D Eskiden biz denize girince çıkarmaya çalışırdı hep, şimdi yavaş yavaş insanların arasında da yüzmeye alıştı. Onlar yokmuş gibi davranıp oyuncağını sudan alıp bize getiriyor.

Hangi birini kurtarmaya çalışabilirim ki diye düşünüp pes etti sanırım.

Hıdiv kasrında bol bol yürüyüş yaptık yine haftasonları, bloga hiç yazmamış olabiliriz ama alıştık baya oraya da. Ağaçların arasında, hafiften boğaz manzaralı keyifli bir yürürüş yapıyoruz.

Aa en önemlisi, arabamız değişti ve bu arabayı inanılmaz seviyor çünkü yavaş gittiğimizde camını açıyoruz kafayı çıkarıyor ve istediği zaman o koca burnunu bize değdirerek gidebiliyor :) Eski arabada arkada kaldığı için çok mutsuzdu :) Şimdi biraz da arabaya binip bir yerlere gitme hevesiyle ben hadi gidelim dersem hemen babasının yanına koşuyor hadi sen de kalk diye :) Çünkü ne zaman hep birlikte çıksak arabaya biniyoruz :D

Böyle böyle kafasında oturtup o düzende olsun istediği şeyler var bir sürü, öncekiler de devam ediyor tabi :)

Sabahları 6.20de kalkıp mamasını yiyor, üstüne yatarak salatalık yeme keyfi yapıyor ve sonra biraz uyuklayıp 7.10 gibi yürüyüşe çıkıyor. Saatimi kurmama bile gerek yok resmen, hep aynı saatte aynı sırayla oluyor :)

Salatalığını vermeyi unutsam hemen aranıyor, kalkıp veriyorum, o derece :D

Mama saati azıcık geçerse hemen kusma olayı devam ediyor. Neyse ki bu sene babası genelde burdaydı, ben yokken en çok üzüldüğüm şey çünkü, acıkınca kusması :(

Koca oğlum. Yatakta yatma sevdası da devam ediyor. Dün gece gelmiş yer bulamamış kendine, şöyle bir homurdandı, ben de otomatikleşmişim o sesi duyunca kayıyorum hemen :)) Kaymışım da yatmış yanıma. Böyle de hizmetkar oldum.

Bu sene tatil onunla çıkmak istiyoruz ama nasıl yapacağız, onunla birlikte bizi kabul edebilen bir oteli bulabilecek miyiz ne yapacağız bilmiyorum hiç.

Bir de şimdi her sabah oynadığı küçük bir labrador arkadaşımız oldu. 6 aylık falan olduğunu düşündüğüm Duck'ın küçüklüğüne çok benzeyen ama aşırı zayıf dişi bir labrador. Sokağa bırakmışlar, sokak köpeği modunda yaşıyor. İlk tanıştığımızda inanılmaz korkaktı. Çok aşırı zayıftı. Şimdi sabah akşam kilo alsın diye yemek götürüyorum oyunlar oynuyoruz falan kendine güveni geldi ama zayıflığına bir türlü çözüm bulamadım. Eve almak istiyorum içim gidiyor. Yemek verdikten sonra eve kadar peşimizden geliyor. Biz içeri giriyoruz o dışarda kalıyor ya, apartmanın kapısını açmaya çalışıyor patileriyle , yanımıza gelebilmek için. İçim gidiyor işte :( Eve almak istiyorum ama apartmanda Duck'i bile zor barindiriyoruz, deli teyze yuzunden. Onu da alırsam ne olur, Yaman ne der , hepimizi kapi disari mi atar bilmiyorum. Benim dışımda herkes karşı bu olaya, ben de onun sokakta kalmasına dayanamıyorum. Görmelisiniz, resmen bir ev kuzusu. Nazlı nazlı yemek yiyor, oyuncak görünce deliler gibi oynuyor ve en acıklısı da tüm kemikleri sayılıyor :(

Yuva arıyorum şimdilik. Aklınızda olsun, yardımcı olmaya çalışırsanız çok sevinirim. Her akşam uyumadan önce gözümün önüne geliyor o görüntüsü, uyuyamıyorum üzüntüden :(

Aşağıda bir iki fotoğrafı var, pek kaliteli fotolar değil cep telefonuyla aceleyle çektiklerim, ama zayıflığı ve tatlılığı her halinden anlaşılıyor.