Aferin Bana

Küçük Kızım, Tatlı Kızım

En son barınaktan almadan öncede kalmışım. Sonrasındaki iki haftada o kadar çok şey yaşadık ki, iki saniye oturup nefes almaya vaktim olmadı ciddi ciddi.

Barınaktan kurtardık, nasıl korkak, sil baştan yaşadı herşeyi eminim, psikolojisi mahvolmuş bir haldeydi. Aldık hemen veterinerimize götürdük, orda Orkun beyle birlikte yıkadım, kuruladım, aşısını oldu, bakımı yapıldı, 1sn bile yanından ayrılmak istemedim, ayrılmadım da.

Sonra bizim eve geldik, nasıl mutlu oldu anlatamam. Anında yığınla su içti, iki kap mama bir paket de tavuk haşlama yedi. Bebek Tuvalet eğitimi varmış, gitti tuvaletini balkondaki çiş pedine yaptı ve yattı. Sabaha kadar yattı. Duck'ın yatağında yattı, bizim yatakta yattı, koltukta yattı, minderde yattı yattı da yattı kuzum. Nasıl yorgun , hiç uyumamış. Duckla kemik kemirdiler, oyunlar oynadılar. Benden mutlusu yoktu, ama aynı zamanda da yaşadıkları aklıma geldikçe de avaz avaz hıçkırarak ağlamak istiyordum, yanımda güvende ve sıcakta olduğu için olan mutluluğum ağır basıyordu tabiki. Sürekli öpüp kokladım, gece yanında yattım, hiiç ayrılmak istemedim hem de hiç :(

Bir ara tuvalete çıkaralım dedik, dışarı çıkmak istemedi :(( Onu yine sokağa bırakıcaz sanıp yerlere yattı falan. Ah nasıl fena, ağlayarak yazıyorum. Görmeliydiniz halini :((

Neyse artık.

Uyuduk, uyandık. Sabah 6da yola koyolduk. Yamanların Şantiye'ye. İlk başta arabada çok tedirgindi. Belli önceki alanlar onu arabayla bir yere götürüp bırakmış. Sürekli yol takip etmeye çalışıyor, bir huzursuz. Sonra hızlandık, ucu kaçtı sanırım uyumaya başladı benim t-shirtume kafasini sokup. Uyudu da uyudu. Arada çiş yapsın diye mola verince yine korkuları başladı, yürümek istemiyor, onu bırakıcaz sanıyor, endişeli, korkuyor, kuyruğu bacaklarının arasında sıkışık, resmen resmen onu bırakıcaz orda diye bekliyor, görmeliydiniz :(
Arabaya geri bineceğini anlayınca da hemen atlayıp yatıyor, seviniyor :(( Ben hiç ayrılmak istemiyorum, ağlıyorum, hissediyor, endişeleniyor, zaten mutsuz ve korkuyor. Araba güvenli ,uyuyor..

Geldik şantiyeye. Kaçmaya çalıştı, uzaklara gitti falan, ben panik zaten onun kadar olmasa da psikolojim bozulmuş. Gidiyor bu köpek kaçacak diye paniğim. Orda gündüz bağlı kalan köpekler var akşam iş bitimi serbest dolaşıyorlar. Onu da diğer köpekler gibi bağlayalım dedik. Zinciri gördüğü an zaten kıyamet kopuyor. Bir tasmayı parçaladı. Feryat figan ağlıyor. Neyse serbest kalsın dedik. Mutsuz mutsuz yattı dikenli mikenli bir yere. Ben minderini su kabını vs koydum yakınına, yeri burası, bilsin diye. Sonra arabada oturduk vs. Hala uyuyor. Madem yeri burası, alışsın bizim de olmamamıza geri döneceğimizi bilsin gibi düşündüm, ona mama su kabı vb şeyler almaya dağdan inip alışveriş merkezine gittik. Hemen alıp geri döndük ama yol uzun sonuçta. En fazla 1 saat sürmüştür bence yine de. Geri bir döndük yok ortada. Deliricem. Dağın başı, barınaktak yeni çıkmış, erkeklerden korkuyor, zincirle iyice ürküttük falan.. Ya dönmezse, ya bulamazsak, napıcaz!
Ağlıyorum, çoğu kişi işini bıraktı onu arıyoruz. Yok.. Neyse biri bulmuş, aşağılardaki bir konteynırın yanına yatmış, gel kızım falan demişler kaçmaya başlamış. Ben bulunup da kaçmaya başladığını fark etmedim, sadece onu koşarken gördüm ve kızıım gel bakalım diye seslendim gelmedi, benden de kaçmaya başladı. Hayvan pisliklerinin yığıldığı yerlerden koşup atlayıp çamurlara batıp koştum peşinden. En sonunda bir yere geldi, atlayıp devam etmesi gereken, iki saniyelik tereddüt etti atlamak için, o arada yakaladım hemen. Eğer atlasa bir daha yakalayamayabilirdim, ben zaten oraya atlayamazdım :(

Kucakladım biraz yürüdüm yere yığıldım tabi. Nefes alamıyorum artık koşmuşum, ağlamaklıyım ama yamanın işyerindeyiz diye öyle evde tek başınaymış gibi ağlayıp sızlayamıyorum da tabi :) Neyse kapadık odaya, ben de yanında. Aldık dönücez istanbula, napıcaz kısmı belirsiz. Of :(

Şimdiki aklım olsa onu oraya hiç bağlamaya çalışmadan alıştırmaya çalışırdım. Zaten barınaktan döner dönmez değil de bir hafta kendine geldikten sonra gitmesi için yalvarırdım yamana. Dağın başı, gitse de dönmesini bilirdi zaten biraz toparlayıp korkuları geçince. Ama o zaman çok kötüydü, korkaklığı 10 katı artmış, yorgun, aç , perişan bir haldeydi. Hem de benim yüzümden, onu barınağa vermek zorunda kaldım diye, of :(

Döndük istanbula, annemlerde kaldım ben onunla, onların köpeği huysuz biraz, ani hareketleri olan bir köpek. Korktu ondan da, anlaşamadı. Annem istemiyor tabi çok kalmasını, sadece sen de kalırsan kalabilir diyor, yaman zaten eve almıyor, sokakta kalıcaktım onunla resmen. Annemlerde benim eski odama kapandık, ordan çıkamıyoruz. O zaten hep uyuyor yanımda, yanımda olduğu için mutlu ama benim huzursuzluğumu hissetmiş, korkuları gerginliği devam.. Bir yandan da haftasonuna yetiştirmem gereken 200 kişilik düğün siparişim var.

İlan için biri aradı, cevizlinin arka taraflarında bir yerlerdelermiş. Başka şansım yok, sahiplendirmeliyim. Ertesi gün yamanla alıp götürdük. Kız 92liymiş, teslim ettikten sonra öğrendim. Eve bırakırken de annesinin pek istemediğini fark ettim, durumları da pek iyi değil ama yapabileceğim bir şey yok resmen, bırakmalıyım orda. Kız iyi niyetli bakmak istiyor, herşeyini soruyor falan. Mama vb ihtiyaçlarını benim karşılayacağım söyledim, herşeyini bırakıp çıktım.

Ertesi akşam gecenin bi vakti telefonum çalıyor, kızın annesi, ben bu köpekle aynı evde kalamam gelip alın almazsanız sokağa bırakıcam. Yaman onlara bıraktık artık bizim sorumluluğumuzda değil,senin yapabileceğin bir şey yok diyor, ben gidip almam sokağa bıraksınlar o zaman diyor. Kadın sokağa bırakıyoruz diye arayıp duruyor. Tanıdıklarımı arıyorum kimse müsait değil. Taksiye binip gittim aldım, annemlere gittik yine. Bir yere ikinci kez gidince kendine güveni geliyr ve mutlu oluyor, o çok sevindi yine oraya gittik diye. Ama ben perişanım tabi. Ertesi gün 200cupcake pişirip 10 kişilik pasta yapmam gerekiyor. Annem burdan ayrılma diyor, yaman o köpek bu eve giremez bunun tartışmasını bile yapma diyor. Çaresizliğimi anlatamam, hala ağlıyorum aklıma geldikçe.

Ertesi gün erkenden çalışmaya başlamam gerektiği ve tanıyıp güvendiğim tek yer de veterinerimizi aadım, sabah erkenden de götürüp bıraktım,sevdi orayı, ilgilendiler sevdiler oynadılar falan mutlu mutlu girdi kendi bölümüne.Ben de bu arada siparişimi hazırlayabildim. Sonra nerede kalacak ne yapacağım hiç bir fikrim yok ama şu işlerim bitip sağlıklı düşünene kadar güvende olduğunu bileyim istedim.Cumartesi günü gece bitti hazırlıklar, düğüne gidip kurduk herşeyi teslim ettik. Pazar günü de kahvaltıdan sonra Kızım'ı görmeye gittik.

Gittik. Arka odada dediler, büyük bir odaya koymuşlar , maması, suyu oyuncağı minderi falan daha rahat edebileceği bir yer aslında. Ama giriş katta bizim veterinerimiz, bu oda da arka tarafta ve yüksek camlı, camda da demir parmaklık var.

Kızım ordaki koltuktan cama tırmanıp, parmaklıkların arasından da geçecek kadar zayıf olduğundan kaçıp gitmiş!!Yok.

Deliricem.
Neyse ki Ataşehir'de. Ataşehir bir köpeğin kaçacağı en güzel yermiş onu fark ettim. Boynunda isimliği vardı, köpek sahipleri de çok orda. Kamelya Çarşının ordaki parkta biri bulmuş aradı, hemen veterinerimize söyledik gidip aldılar. Sonra orda kaldığı her gün de gidip sevdim, ilgilendim, bıraktığımız yere döneceğimizin güveni olsuın istedim.

Bu arada en önemli haberi atladım. Sevgili Ayşegül, Robin ve annesi sayesinde de kalacak bir yeri oldu kuzumun. Ben ne yapacağım şimdi diye ağladığım bir sırada twitterdan bir mesaj geldi. Onun üzerine konuşmalar ve benim sevincim.. Ayşegül'ün annesi yılın büyük bir bölümünü Akçay'da geçiriyormuş, evde kendi köpekleri Nancy, bahçede de Köpüş ismini verdikleri yine haytını kurtardıkları bir köpek kalıyormuş. Bahçe veya eve olmaz tabi ama İstanbul'da sokak köpeği olacağına Akçay'da bir sitede sokak köpeği olması daha mantıklı ve huzur verici tabiki. Madem sıcak bir yuvası, evi olmayacak, oraya götürelim dedik. Annesi de oralara alışana kadar bahçede tutup onu alıştıracağını söylemiş. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Büyük heyecanla da oraya gideceği günü bekledim. Ben zaten her gün veterinerimize gidip onu sevip oynayıp ilgileniyordum. Dün de Yaman'la gittik. Karma aşısı vardı o yapıldı, son bir bakıldı ve arabaya bindi, Akçaya gittiler Yamanla. Arabayı çok seviyor, yamanı da çok seviyor her ne kadar o bizde kalmasına izin vermese de haberi yok tabi yavrumun :) Tasmadan korkuyordu, tasmayla yürümeye bile alıştı bir haftada. Tasmasını taktık pıtı pıtı yürüdü, arabay bindi, mutlu mesut.

Benim peşimden heryere kaçma eğilimi olduğundan ben gitmedim. Ama nasıl kötü oldum anlatamam. Sanki gerçek çocuğumu bir daha göremeyecekmişim gibi. Yine sokakta yaşayacağı için güvenli bir yer de olsa yanıma alamamamın verdiği suçluluk duygusu ile, yanında bir 6 saat daha sarılıp oturamadığım için acayip bir ruh haliyle ayrıldım arabadan, o mutlu mutlu gitti yamanla.

Yolda zaten bildiği yerlerden geçti, mutluymuş, arabada oynamış etmiş, gittiklerinde de mutluymuş, bahçedeki köpüşle anlaşmış oynamış falan sonra yaman dönmüş tabi. O gittikten sonra sanırım onun da gittiği kafasına dank edince birden bahçe duvarlarındna atlayıp koşmaya başlamış. Bildiğin kaçmış! Ben panikledim, bilmediği yer inşallah döner diye düşünürken yine sağolsun , ne kadar teşekkür etsem az, Ayşegül'den bir telefon geldi, dönmüş, etrafı hızlıca koklayıp yine gitmiş koşarak, tutamamışlar. Akşam oldu, hava kararıyor, inşallah yine döner derken gelip yatmış bahçe kapısının önüne kıvrılıp. İçim deli gibi burkuldu tabi ama nasıl sevindim.

Yamanı aradı kesin, bulamadı, etrafı bilmiyor, korktu ve geri döndü. İçeri almış sağolsun annesi, bahçedeki yatağına yatmış. Arada bi defa da köpüşe kızmış, ondan da korktum çok anlaşamayacaklar diye ama bakalım.

Sabaha kadar orda vakit geçirdi mi diye yine korktum, sabah da ordaymış sanırım, evde Nancy havlamış, korkup kaçmış yine, sokakta bahçeye girmeden dolanmış falan, sonra girmiş sanırım yine.

Şimdi tahmin edebiliyorum, korkuyordur, bizi özlüyordur, yine beni bıraktılar diyordur, diyordur da diyordur.

Dün akşam yemek yememiş, mutsuz olunca yemiyor :( İnşallah yemiştir bugün.

Oraya alışıp mutlu olacağını bilsem de kahroluyorum hala.
Kendi çocuğumu sokağa bırakmış gibi hissediyorum kendimi, duckı sevmek bile gelmiyor içimden, o sokakta uyurken duckin yatakta benimle uyuyor olması deli ediyor beni, sabahtan akşama ağlayıp duruyorum.

Sanırım bir yardım almam gerek.
Yine de orada mutlu olacağını biliyorum. Ayşegül'ün ve annesinin ilgisine ne kadar teşekkür etsem az. Ne yapsam az.

Hayatını kurtardınız Kızım'ın,çok çok teşekkür ederim.

Umarım o da mutlu olur, ben de onun mutlu olduğunu kabullenip kendime gelirim.

Şimdiye kadar destek olan herkese çok teşekkür ederim. İnşallah artık hep iyi haberlerini paylaşırım Kızım'ın. Umarım oraya alışıp kaçmaz bir yere, umarım hep mutlu olur. Belki biri sahiplenip evine alır vb hayallerle, veya taşınıp onu da eve alabilmem hayallerimle yaşıyorum hala.

Ne olur artık hep güzel şeyler olsun,
Ne olur siz de dua edin küçük kızım için.

Bir köpeği bu kadar sevebileceğimi hayatım boyunca düşünemezdim, bu kadar çaresiz de hayatım boyunca hissetmemiştim.
Bu son birkaç haftanın etkilerini atlattıkça mutlu olacağız ben de o da sanırım.


Tekrar tekrar, milyonlarca kez teşekkür ederim Ayşegül <3 p="p">



1 yorum:

  1. Robin Goodfellow dedi ki...:

    Rica ederim, keşke eve alabilseydik keşke kendi evimizin bahçesi olsaydı da bırakmasaydık. Ama alışınca nasılsa sokulacak ve sevdirecek kendini, ürkek olması çok normal o zaman mutlu olacak işte. Elinden geleni yaptın , üstelik taa oraya kadar götürdünüz Kızım'ı, kim yapar bunu? Ben mutlu olacağına gönülden inanıyorum. Çünkü orada ona zarar verecek şeyler, insanlar yok.
    Yaşasın özgür Kızım :D