Aferin Bana

2

Yine mi Bamya!

Yine mi yağmur, yine mi gök gürültüsü!

Duck ve benim son zamanlarda en tedirgin olduğumuz şey haline geldi bu şehri canavar yutmuşçasına gürüldeyen gök gürültüsü.
Hemen birbirimizin yanına koşup kucaklaşıyoruz, sonra da pencereye koşup yağmuru izliyoruz.
Ardından yine dışarı çıkamayacağız içerikli bakışlarını atarak yayılıyor yatağa duck kuzusu.

2

Top!

Yuvarlak herşeyle top niyetine oynayabilir duck.
Öyle ki eğer kirazın bile çekirdeğini çıkarıp da yemesi amacıyla ikiye bölüp vermezseniz top diye oynayabiliyor.
Hatta bebeklere verilen minik balık yağı toplarıyla bile diline yapışana kadar oynamışlığı vardır! :))

Erikle oynayan Duck

Ama en sevdiği oyun değildir top peşinde koşturmak, yine de görünce dayanamaz koşar, yakalar ve getirir. Getirir ama asla da vermez! :)) Ee bu oyuna bir de çocuklar eklenince tabiki de dayanamaz.

Sonra da zaten en sevdiği oyun başlar. "Ver onu bana"cılık. Herkes Duck'ın peşinden koşsun, o kimseye kaptırmasın oleey! :))








Ve tabiki de Orhun abi ile basketbol seansları! :)



2

Çok Yaşa Duck!

İnsanın çocuğu olunca düşüneceği şeyler de uzun süreli oluyor tabi.
İnsan sonuçta, yok dişi çıksın, yürüsün, konuşsun, okula mı başladı, aman üniversiteyi kazansın, evlenmesin dayanamam gitmesin yanımdan, evlendi bari torun severiz falan..

Ama köpeği olunca öyle değil.
Öyle kısacık ki ömürleri.
Tek dileğin uzun yaşasın oluyor. Çok uzun yaşasın, hasta olsun ama hemen iyileşsin.

Hayallerin çok olamasa da yine de paylaştıkların daha çokmuş gibi geliyor bana, her anında yanında çünkü, şöyle sol yanından tutunmuş bir organın gibi, ne kadar ömrü olursa olsun.

İzlediğin her filmi bilir çünkü ayak ucumdadır, yediğim yemeği masanın altından takip eder, uyanma saatin onun elindedir, gök gürültüsünden birlikte korkar sarılırız, sıcakta pişerken bile patilerimiz yan yanadır, yağmurda birlikte ıslanıp eve kadar yarışırız, kapıyı açmak için birlikte koşarız, her telefonla konuşmama bile şahittir hep hatta hadi görüşürü veya byebye dedikten sonra kapatacağımı anlayıp öpücük verir hemen, gözlerimden yaşlar aksa bile yere düşmeden yalar hepsini. :)

2senedir bu böyle, umarım ve de yanımda olduğu sürece eminim ki ne kadar yaşarsa da böyle olacak.

Evine düşkündür evet ama bir gün sadece ikimiz kalıp burda yaşamayacak olursak, küçücük bir odada tıkılı kalmak zorunda bile olsak yanımda oturup sandviçimi paylaşacağına eminim. :))

Her köpek öyle olmasa da en azından Duck benim için böyle.
İçimden çıkan bir canlı olsaydı ancak bu kadar sevebilirdim diyorum hep, büyük konuşmuş gibi olsam da :)

Öyle onun lideri, şusu busu gibi hissetmiyorum. Kesin kurallarım da yok, koyamıyorum.. En iyi arkadaşıyım diyorum :)) O da uyurken kafasını kafamın üstüne koyarak anlatıyor bence bu "arkadaş"lığımızı.

Nerden geldim buraya, niye bunları yazdığımı da unuttum. Hava kararınca benim de içim kararıyor sanırım.

Özetle canımın bir parçası.

Öyle çocuğu olanlar gibi uzun hayaller kuramıyorum tabiki köpecik olduğu için ama umarım uzun yaşar.
Daha 2 yaşında olmasına rağmen korkutuyor hep en ufak bir hastalanmasında.

Her hapşırışında büyük bir telaşla çok yaşa demem bile bundan belki :))

2

Yaşasın Vuvuzela!

Yaramaz oğlan.

Ayakkabılığın üstünde duran ikeanın hediyesi vuvuzelamız rüzgardan yere düştü.
ben de bilgisayar başındayım, sesini duydum ama önemsemedim.
baktım bizim meraklı ne oldu diye bakmaya gidiyor.
gitti, aldı vuvuzelayı yerden, duyuyorum.
ama izin verilir bir şey mi verilmez bir şey mi emin olamıyor, kapının ordan yan yan bana bakıyor,
salakım benim sanki o koca burnun ve ağzındaki kocaman kırmızı vuvuzelayı göremiyorum ben oturduğum yerden! :))

Çaktırmadım ne yapacak diye, bilgisayara bakıyor gibi yapıyorum ama yan yan onu kesiyorum ben de.
Ayrı odada da takılamaz, aldı vuvuzelasını, çaktırmadan ama hafiften kıvırta kıvırta aklı sıra görmeyeyim diye bana arkasını dönüp oturdu, vuvuzelayı da minderinin arkasına sakladı güya kımır kımır kemiriyor.

Ama yakalandıı! :))

Kızmadığımı anlayınca çok seviniyor tabi.




Hem gereksiz bir icat hem de evde bir tane daha olduğu için istediğin kadar parçalayabilirsin Duckcığım :))

6

Sağ Ön Bilek Hasarı

Çürük yumurtaların en çürüğü,
koca tosbam yine hasta oldu.
Hasta da demeyelim de, uf oldu! :))

Sağ ön bileği zaten gazi gibi bir şey. Heryeri öyle ince ki, bu zamana kadar kemiklerinin dayanıyor olması bile şaşkınlık verici bir olaymış gibi geliyor bazen :D

Eski evdeyken ben arabadan bir şey almaya çalışırken o büyük bir heyecanla arkamdan atlamaya çalışıp ön koltuğun arasına sıkışmıştı,
sonrasında tabi tüm apartmanlardan insanları cama toplayan bir feryat..
ben bir panik duckı kurtarıp kucaklayıp veterinere..

Sonrasında baktık bir şey olmamış.

Aradan biraz zaman geçti, rutin yürüyüşlerimizden birini yaparken çok tatlı bir golden ile karşılaştık, duck tabi en afacan zamanlarında hopluyo zıplıyo derken yine Duck'tan bir feryat ve Duck yerden kalkamıyor. Yine sağ ön pati (yanlış hatırlamıyorsam), topallaya topallaya veterinere..

Röntgenler, ağrı kesiciler, araştırmalar falan..
Röntgende miniminnacık bir tuhaflık. Öyle bir yer ki, iki kemiğin arasında, hafif arkada kalmış minicik bir yerde değişik bir oluşum! :))

Neyse ki geçti gitti derken.

Geçen gün Orhun'un Duck'ı, Lucky gibi narin olmayan bir labrador sanıp erkek erkeğe güreşerek oynamasıyla narin Duck'tan gelen yine kocaman bir viiyk.
Ne oldu falan derken bir baktık koltuğun minderinin arasına girmiş patisi ve burkulmuş sanırım.
Öyle de cesaretsiz ki basarsam yine acıyacak modunda bin tane naz.Neyse baktık yüzbinmilyon tane öpücük, azcık buz tutma ve bol sevgi ile geçti gitti gibi oldu.

Yine uzun süre uyuyup da uyandığında hafif bir sendelemesi oluyordu. Bu kadarcık bende de oluyor diyip geçmek istiyordum ki dün akşam tüm gün orhun abi ile oynama faslından sonra ne zorumuz varsa deli gibi de uzun bir yürüyüş yaptık Duckla. Üstüne bir de dönüş yolunda yeni dişi arkadaşlarımızdan biri olan Goldi ile karşılaştık. O da evden yeni çıkmış enerjik bir yumak halinde Duck'a koşarken yine bir çarpışma gerçekleşti. Sonrasında eve zor döndük. Yorgunluktandır dedim ama bir baktım gece topallıyor. Basamıyor sağ tarafa.

İnsanın içi gidiyor öyle görünce,
bir de bin tane naz yapıyor, iyice üzülüyorum :)

Gece sızladı sanırım hep, ne kendi uyuyabildi ne ben.
Avucumun içine koyuyor patisini acıklı bakışlarla, sanki iyileştir der gibi.
Arı soktuğundaki gibi patisini yere koymak istemiyor, havada tutmaya çalışırken de tutamıyor tabi titriyor öyle..
Bir sağa dönüyor, bir sola dönmeye çalışıp dönemiyor. Yataktan inmeye kalkıyor ama canı acıyacak diye cesaret edemiyor, hadii kucaklayıp indiriyorum.
Sonra yalnız kalamayıp yine yatağa zıplamak istiyor ama tabi yine yapamıyor, hadii ben kalkıp kucaklayıp alıyorum yatağa..

Derken bir baktık sabah olmuş.
Sabah günün en güzel saati Duck'a göre, normal halinin iki katı hızda ve mutlulukta olur ama bu defa uykusuzluktan ne yapacağını şaşırmış gibi.
Neşeyle değil de görev gibi çıktık dışarı, yürüdük geldik.

Şimdi bir ağrı kesici içti,
3gün gözlemleyeceğiz. Düzelme olmazsa başlıyor yine maraton..

Bunlar da yataktan inemiyorum yardım edin bakışları.

2

Haziranı da bitirdik..

Uzun ara vermişiz,
burdaki sayfamız yerinde sayarken biz bir sürü şeyle uğraştık tabi :)

Önceleri "baba geldi oleey çok heycanlıyız, mutluyuz" moduna girdik.

Duck'ın bazı huyları resmen benim kopyam. İstiyor ki her gün eve başka birileri gelsin, onu sevsinler, oynasın. Her gün başka yerlere gidilip gezilsin sürekli yeni yerler görsün ama hep evine gelsin..
Ama hep olmuyor tabi,insanlar bile hep öyle yaşayamazken bu yaştan sonra da dur bakalım sen köpeksin diyemiyoruz adama,anlatsak anlamaz da zaten, köpek de ne demekmiş..
Datçada ikide bir alıp kucağıma limana gidip kafelerde oturup insanlarla takılmamızın, her görenin mıncıklayıp kucağına almasının, pazar pazar dolaşmamızın, her hafta başka bir koyda denize girerek büyümesinin çilesini çektiğimizi düşünüyorum hala. Evet istanbul sıkıcı!

Ama baba evde olunca eğlenceli oluyor tabi, hep sitede gezmek gerekmiyor değişik yerlere gidiyoruz, yüzmek için o kocaman ineklerin olduğu yoldan geçip dalgaların içine atlıyoruz, evin içinde tek sıra halinde ordan oraya dolanabiliyoruz, canı hangi odada oturmak isterse yalnız başına kalmadan her odada yatıp yuvarlanabiliyor, ooh. Babasız ev olmaaz! :))

Bu fotoğrafta duck kırmızı topları çekiştirme amaçlı hamleler yapıyor aslında :D


Tam böyle eğlence eğlence modumuzdayken 3gün sonra babanın gitmesi tabi tüm dengesini bozdu düzen meraklı paşazademizin. İlk gün hep aynı geçiyor;

- anneye trip yap,
- babanın yastığının altına burnunu sok, ağla,
- babanın dolabını açtır, kokla ve yine ağla,
- anneye trip yap, çünkü bence babayı o gönderdi, banane izin vermeseydi,
- babayla yürünebilen tehlikeli yerlerden anneyle yürüme, o seni koruyamayabilir,
- gerekirse yere yat, yine de yürüme o yollardan
- kaç kaç kaç anne seni kovalar, baba kadar da kızamaz.

ve akşam olur,
ooh babanın gitmesi de iyi olmuş sanki azcık,
yatak geniş geniş, bacaklarımı uzatıp kafamı da annenin üstüne koyarsam çok rahat uyurum bence

gece bir ses duyulur,
babaaa, nerdesin anne beni koruyamaz kii tırsaklığıyla anneye iyice yanaşılır.

ertesi sabah araba koklanır, babanın oturduğu yerin kapısı koklanıp ağlanır,
arka tekerleğe de çiş yapıp işaretledikten sonra hayat devam eder..

eh hayat baba değil tabi,
orhun abi var, çocuk parkındaki atahan var, kızlar var, çocuklar var..
yemek getiren abiler, mama getiren kargocular,komşular, kapıcı herkes potansiyel sevici, oley!
:)

Onun dünyası böyle dönerken ben de taktım duck'ın yeşil odasına perde yapıcam diye.
ikeadan kumaş alındıktan sonra kesme faslı tabiki işkence.
Kız olucakken son anda erkek olan duckın en sevdiği şeyler yeni kumaşlar, temiz çarşaflara sürtünmek, anne iş yaparken onun dibinde durup öpücükler vermek..

Durum böyle olunca da şu şekilde, tam keseceğim yere yatma halleri gibi manzaralar oluşabiliyor;




neyse ki bitirebildim perdeyi..ikimiz de rahat ettik.



Bugün de orhun abi bizdeydi,
sabah uyandırma faslı sonrası büyük bir aşk yaşadılar yine :))




1

Nokia, connecting people!

Duck her zamanki gibi komikliklerini yaperken zaman geçtikçe yazılacak şeyler birikiyor ve insan hiçbirini toparlayamayıp kalıyor oyle diye düşünerek cep telefonumdaki videoları karıştırırken yine komik şeyler buldum. Bu eve taşınırken Duck'ı sabah annemlere bırakmıştık ve ilk defa tüm gün beşka bir yerde kaldığı için delirmişti, annemleri de delirtmişti tabi. Sonrasında eve ilk girdiğinde çektiğimiz bir video;


Bu video da geçen gün kumaş kesmeden önce duckın sürtünme telaşı. yeni şeylere sürtünmeden yapamaz. videodan sonra sırt üstü sürtünme telaşına kapıldı, zor kaldırıp koydum yan tarafa:)


Bu videoyu da bu sabah çektim. Orhun Duckla kafa kafaya yatmak için koltuk tarafına yatmış, duck da bunu fırsat bilip uyanınca ordan yanına atlayıp (sanki koltuk orda olmasa atlamayacakmış gibi bi cümle oldu ama olsun) yavaşça uyandırıyor :)


Ve fotolar..

Beklenen hıyarlı baba fotograflari, tv izlerken! :))



Bu biraz ahlaksız bir fotograf, yeni uyanmis, ozel hayatim kalmadi icerikli bakislar :))


Ders calismak onemli!


Heryere sigabilir!


tv izlemeyin, beni izleyin deme amaçlı tv önü yatışları :)

5

Haziran Sıcağında Ördek Maceraları

Sıcak havalarda sersem gibi dolanmaktan blogumuzu ihmal ediyoruz ama siz bizi ihmal etmeyin :)

Bu aralar günde beşyüzbin defa dışarı çıkma maceralarımız sıcaklar nedeniyle sona erdi neyse ki. Nazlı yarim Duck, sabah yürüyüş sonrası öğlene doğru çıkmak istese de çıkardığım zaman apartmandan çıkıp 10 adım atıp geri dönüyor, benim de canıma minnet. Giriyoruz eve akşam 5'e kadar da ev içi aktiviteleriyle takılıyoruz. Geçen gün küveti doldurduk suları kazdık, balkon yıkıyoruz bol bol, temiz olması önemli değil ıslak olması önemli diyerek. Dondurma yiyoruz büyük bir keyifle, suya buz atıp yakalamaya çalışıyoruz ve geri kalan zamanlarda popomuzu taşlara koyup uyuyoruz. :))

Acana hayal kırıklığı sonrasında Proplan'ın hassas mide ve ciltliler için olan somonlusundan aldık. Kalite kontrolcü Duck Paşazademiz pek beğendiler sağolsunlar.
170 tl altındaki mamaları yemez benim oğlum :)) Baya uzun zaman üstüne ek ilave yapmadan yedi, bu aralar da bir iki peynir koyuyorum hemen yiyor. Normalde bir kuru mamayı yiyebilmesi için yoğun bir karışım yapmamız gerekiyordu, bu sorunumuz da şimdilik geçti, çok mutluyum.

Akşam yürüyüşlerimizi babamızın da olmaması nedeniyle saldırgan labrador Limon'dan kaçarak geçirmeye çalışıyoruz ve bütün gün yan gelip yatmanın acısını uzun yürüyüşlerle çıkartıyoruz. Babası burdayken her hafta hep başka yerlere gidip yürüyüş yapıp koşup oynayıp yüzüyordu tabi, tüm hafta aynı site içinde zaman geçirmek onu da sıkıyor. Sürekli değişik yerlerden, uzun aralardan, bilmediği yerlerden gitmek öğrenmek istiyor haklı olarak. Ben de peşine takılıp yürüyorum, keyifli oluyor. Sitede de tanımayan kalmadı artık heralde. Çocuklardan biri korksa yanındaki korkma o Duck diyor, gelip seviyor. Komik oluyor.
Küçük çocuklardan korkusu devam ediyor çünkü severken çığlık atıyorlar, kaba davranıyorlar. Benim kibar oğlumun canı acır hemen cimciklenmeye gelemez. :))
Çığlık duyunca da hemen bacaklarımın arasındaki yerini alır :)

Sıcaklara rağmen yapışıklığı devam etmekte. Sanki haberi olmadan evden kaçabilirmişim gibi sürekli yapışık yaşıyoruz. Patisi, burnunun ucu, kulağının ucu illa bir yerime değiyor, hadi dokunamazsak bile kapının önüne yatıyor bana bakarak. Geçen gün dışarı çıkayım dedim. Normalde de hiç arkamızdan ağlayıp bağrınmaz. Üzülür ama uyur biz gelene kadar hep. Evden çıkmadan bekleme ödülü olarak işe giderken verdiğim bisküvilerden vermiştim, sanırım yine işe gidiyorum ve çok uzun bir süre gelmicem zannetmiş. Karşıdaki komşumuz aradı Duck sürekli uluyarak ağlıyor bir yere mi sıkıştı bir şey mi oldu acaba diye. Ben de bir panik geldim eve, bir baktım camın önünde wuhhuuuww diye ağlıyor. İlk defa yaptı böyle bir şeyi, umarım da son olur. Beni görünce sustu tabi hemen, bir panik bir telaş. O gün tüm gün üstümde oturdu, uyudu. Sabah yine kafası kafamda uyandım.

Onun dışında,üst kat komşumuzun masa örtülerini balkondan aşağı silkelemesi sonucunda balkonumuz ekmek kırıntıları doluyor bazen ve kuşlar onları yemeye geliyor. Geçen gün kuşlardan biri Duck'ın balkonda olduğunu fark etmeyip balkonda yere konduktan sonra kocaman bir köpekle karşılaşınca kaçıcam derken eve girdi. Kuş uçuşuyo Duck da peşinden. Yorulup yerdeki ikea'nın top lambasının üstüne konunca Duck da onu köşede sıkıştırmış oldu. Ben eyvah yutucak şimdi kuşu, öldürücek falan diye kendi kendime tepinirken bir baktım bizimki kuşu yalıyor. Sevgi pıtırcığım benim :))
Neyse ki sakinleşti sonra Duck, kuş da yolunu bulup uçup gitti.

Baba özlemeleri devam ediyor.Akşamları arabalar geldikçe penceresine koşuyor, beyaz jeepler geçerse heyecanlanıyor, dolabın "baba" kısmını açtırıp kokluyor.

Dolap demişken, daha önce yazmamıştım sanırım. Duck'ın en komik huylarından biri de dolabı açınca askıları burnuyla ittirip kıyafet seçiyormuş gibi yapması. Bir gün videosunu çekip ekleyeyim. Ne giyelim bugün oğlum diyorum, o da kıyafetlerden birini seçiyor bana :))

Komşumuzun boxer oğlu, küçüklük arkadaşı Aşil ile de barıştılar geçen gün. Hatırlatayım, Aşil Duck'ın en iyi arkadaşıydı küçükken. Aşil'in sahibi Selma ile alırdık ikiliyi, yürüyüşlere çıkardık, sularımızı ödüllerimizi alıp aşağı parkurda saatlerce oynatırdık. Bazen biz parkta otururduk onlar tepinirdi, bazen evlerde oynaşırlardı.. Ama bir gün bizdelerken aşil durduk yerde ikisi de oyun oynarken artık aklına nerden estiyse birden çok fena saldırdı Duck'a. Selmaların da benim de ödüm koptu, Duck'ı kurarıp kontrol etmiştik bir şey oldu mu bir yerine diye falan.. O günden beri Duck camda görse içeri giriyordu, dışarda görünce kuyruğunu sıkıştırıp kıpırdayamadan bekliyordu onun gitmesini falan.. Bizim oynatma çabalarımızın ikisinde de aşil yine Duck'a yaklaşır yaklaşmaz saldırmaya kalkınca biz de pes etmiştik ama geçen gün nasıl olduysa ikisi birden dışarıdayken koşturmaya başladılar yan yana. Çok sevindim tabi ama yine de Duck da ben de temkinli ve kontrollüyüz:))

Ödlek ördeğim benim. Keşke tüm köpeklerden koruyabilsem, hayatı boyunca başına bir şey gelmese. Çok dikkat ediyorum bunun için, inşallah da bir şey olmaz hiç.

Herneyse duygusallaşıp da daha fazla uzatmayayım.
Bunlar da haziran fotoğraflarımız. Bir kısmı Daki Dak evimizin herşeyi içerikli :))

Yalar benim oğlum! :)

Aa ödül mü var bu yürüyüşte!


Üst komşumuzun yaşlı ve traşlı kızı Gypsy


Aşil ve Selma ile barıştığında basket sahasında koştururken




Koltuğa kurulmuş tv izlerken ekranda bir köpek görünür ve Duck hemen yalamaya koşar




Aşağıda kendi yatağı dururken babasının kıyafetini alıp bizim yatakta uyumayı tercih eden kuzu

Ve Duck'ın özel kız yatağı :))

2

Suç Üstü!



Duck'ı dün kargoyla eve gelen bornozlarımızın kutusunuyatak odasından kendi odasına getirmiş ve parçalarken suç üstü yakaladım!

Ama kibarlıktan parçalamayı bile beceremeyen kuzum dilini acıttı hemen :))

Bugün bir de küçük odadaki dolabın üstünde bir kokuya takmıştı. Bir şey istiyor ama anlamıyorum bir türlü. Ben de dolabın üstündeki herşeyi tek tek koklatayım dedim hangisini istiyor diye.

Yaman'ın anahtarlık olarak kullandığı zincire sanırım kokusu sinmiş yine, onca şeyin arasından onun kokusunu almış da onu istiyormuş!

Deli kafalım.

9

Bir Keyifsiz Kuzu Olarak Duck

Kuzum Duck ilaçlardan sonra sonunda düzeldi ama halsizliği devam ediyor. Vitamin takviyesi yapmamız gerekiyormuş sanırım.

İshalinin nedenini tam olarak bilmesek de hayatında 1 kere denese bir şey olmaz dediğimiz Premium mama Acana'yı pek yaramamış olması nedeniyle balıklı da olsa bir daha alınmayacaklar listesine ekledikten sonra yeni süperpremium siparişimizi verdik şimdi umarım bu sefer sever ve iyi gelir de 1 sene bundan bıkmaz diyerek gelmesini bekliyoruz.
Yeni mama bulmak ne zormuş.. :)

*
Biz bu ishal sonrası keyifsizliğini pek fark etmemiş olucaz ki Cumartesi akşamüstü 1 saatliğine Luckye gittik oynamaya ama Duck dayanamadı ona. İlk başta dışarda parktaydık, hoşuna gitti etrafı koklayarak arada Luckye de sataşarak oynaştı. Sonra yağmur başladı diye annemlerin bahçesine kaçtık, orda Lucky su içmeden yukarı çıkmıyormuş eve, iyi peki dedik orda da dayandı ama eve çıkınca baktı Lucky'e yetişemiyo yattı yere söylenmeye başladı, tasmasına gitti kapıya gitti sürekli eve gitmek isteğini belirtti ve döndük eve. Normalde hiç evde başka bir köpek varken dönelim dememişti şimdiye kadar. Ama köpek yoksa gittiğimiz yerde en fazla 2-3saat kalabiliyor, sonra hadi dönelim isyanlarına başlıyor. :)




*

Dün sabah bizim Turkuazoo ziyaretimiz nedeniyle 5-6saat evde tek başına uyuyunca biraz toparladı sanırım, günn geri kalanı sevgi gösterileri eşliğinde geçti. Yaman bavul hazırlamaya başlayınca biraz bozulsa da benim parmağımı yakmam sonucu elimde tuttuğum buzları ele geçirme heyecanıyla geçti gitti koskoca pazar günü..

Bu sabah 5.00'de babası gidince tüm sistemi yeniden bozuldu ama tabiki de.
İlk başta küsmüş sanırım gitmedi pek yanına bavulları taşırken ama ne zaman ki biz camdan yolcu etmek için bakarken Yaman da bavulları koymak için arabada Duck'ın oturduğu yerin kapısını açınca bir feryat etti. Baba ben burdayım, beni unuttun diye heralde.. :)

Yazık kuzuma sonra yatakta yine yastık koklayarak ağladı ağladı en sonunda benim üstüme çıkıp uyudu. Ben de ses etmedim 30kilo üstümde uyudum fırsat bulmuşken. :)

Bugün tabi yine trip dolu bir gün, bilse 15 gün gelmeyeceğini babasının eminim kaçıp koşmaya başlar yanına doğru :)

Bir de yağmur yağıyor tabi, kıymetli tüyleri ıslanıyor hiç hoş değil.
Söylene söylene takılıyoruz.

Biz şimdiden özledik Yaman'ı, akşam gelsin istiyoruz :)


3

Hasta Duck

Tosunumuz hasta olmuş bugün, kıyamam.
İshal :)

Sabah dışarda sanki denize girmiş de su yutmuş gibi bir şekilde yapmıştı kakasını, ben de lapa yaparım düzelir diye düşünürken pek yürüyemeden döndü hemen eve.
Eve bir geldik ki balkonda tutamadığı zaman yapabileceği bezi de doldurmuş.

Bir de bebekken kanlı ishal atlattığı için eskisine benzer bir manzara görünce kötü oldum. Duck zaten ben öyle kötü olunca anında hasta triplerine başladı.

Ordan oraya yatıyor bir huzursuz, ne su içiyor keyifle ne lapa yaptım onu yedi. Öğlene doğru tekrar deneme amaçlı elimle zorla bir avuç yedirdim lapasından. Yürüyüş yapmak için delirir normalde ama bu defa bir havlıyor kapıya bakıp, çıkıyoruz hemen en yakın çimende su şeklinde iki snde çıkarıyor içindekileri sonra hemen yine eve dönüyoruz. Koştura koştura bir hal olan dana, iki adımı zor atıyor falan üzüldüm tabi. Korkup veterinere götürdük.

Yolda da babasını görünce sanki az önce hiç hasta triplerinde değilmiş gibi fırt fırt dönüp durdu arkada.

Yeni bir reçete edinmiş olduk.
Ercefuryl,
Reflor ve
Flagyl isimli yeni ilaçlarımız oldu.

Duck'ın ilaç kutusuna koyarız artık. Önceden bir tek Flagyl'i kullanmamıştık, ama en son ataşehirdeki evimizde böyle ishal olmuştu, reçeteyi görünce o zamanki reçetemizi hatırladığımda fark ettim.

Hasta adında Duck yazıyordu, eczanede komik bir diyalog yaşamıştık.

-Ördek için mi alıyorsunuz bu ilaçları?
+Hayır köpek için!

:))

İyileşsin de bıdık, koşsu yine.
2 Gün içinde düzelmezse kan tahlilleri ve karın bölgesinin röntgenini çektirip ayrıntılı araştırmak gerekiyormuş.

Şimdi bizim yatağımızda çok hastayım modunda yatıyor.

Normalde objektif görünce hiç kaçırmaz ama bu defa bakmamayı tercih etti.



Anne ben hastayım sen hala fotoğraf peşindesin

0

Daki Daak Evimizin Herşeyii..

Günler benim bile inanamadığım hızda ilerlerken sıcak hava nedeniyle genelde ev içi aktiviteleriyle geçiyor zaman..

Duck öyle bir parçam olmuş ki heryerde yanımda, vücudumun bir uzvu gibi :)

Yemek yerken masanın altında, yaparken tezgahın yanında; yatakta sağ yanım, koltukta sol köşem, duş alırken banyo kapısının önündeki koca kuyruklu bir popom, buzdolabı önü canavarı magnetim, salondaki köpek kapım,nutella kavanozumun yanındaki ödül bisküvi kavanozum, herşeyim :)
Bu sıcak havalarda da yine yanımdaki yer mantarımdı.


*

Madem hava sıcak, madem ev içi aktivileteri yapıyoruz, yanımızda da ördeğimiz var, öyleyse daha önceden salondaki değişiklikleri tamamlamış olmanın verdiği sevinçle bir adet matkap alıp sırayı mutfağa getirdik ve ikeadan aldığımız şeyleri taktık duvara.
Yenilikleri ve atraksiyonları çok seven Duck tabiki de yalnız bırakmadı bizi sağolsun.

Ama Ödlek işte, çoğu şey gibi matkap sesinden de korktuğundan Yaman matkapla uğraşırken biz de kendi çapımızda bir oyun geliştirdik.Matkap çalışacağı zaman ben kaç kaç kaç dedikçe Duck da içerdeki odalara kaçıştı, ben de peşinden, kovalamacılık oynadık. Matkap sesi süresince de dans ediyormuşum gibi yaptım öyle kıvırta kıvırta takıldı. Artık Duck mı ben mi daha maymun olduk bilemedim. Bütün bunlar havlamasın diye, çünkü sesten korkup Yamanı da mutfaktan kurtarmak için havlamaya başlıyor hemen. :)
Sonrasında da temizlik işleriyle uğraşırken tabi ki de onun görevi karton paketleri parçalamak, yerler silinip süpürülürken eşlik edip yeni silinmiş ıslak yerlere serin serin yatmaktı.

*

Henüz haziranın ilk günleri olmasına rağmen sıcaklardan etkilenmemek için de çeşitli aktivitelere başladık.
Bol bol balkon yıkayıp çıplak patilerle şıp şıp gezinme eğlencesine başladık. Geçen sene de çok yapardık bunu.
Onun dışında kaçamak buzdolabı önü yatışları başladı yine, azar işitip kalkıyor neyse ki.
Duş alıp da ıslak gezmeyi sevmiyor, tüyleri kuru olsun istiyor. O yüzden de havlu ıslatıp cooler gibi üstüne atıyoruz, öyle dolanıyor büyük bir keyifle.
Klimanın baş ağrısı yaptıklarından olacak ki önce serinliyor hoşuna gidiyor ama sonrasında gidip yine içerde yatıyor.
Suyunun içine buz atıyoruz, onu yakalamacılık oynuyoruz ama hep Duck kazanıyor. Sudan buzu çıkarırken bir de burnundan baloncuklar çıkıyor, çok eğleniyorum. Mamasını da kışın olduğu gibi ılık şeylerle karışmış değil de ısıtılmamış-soğuk şeylerle karışmış seviyor, hayatım kolaylaştı çok mutluyum :)



*

Dün sabah Yaman Ankaraya gittiği için 5.30da kalktık sabah. Önceki günün sıcağından dolayı gece doğru düzgün uyuyamamış olmanın verdiği huzursuzlukla bütün gece uyuyamamış duck ve sabahın sessizliğinin huzuru ile dayanamadım aldım Duck'ı çıktık o saatte dışarı. Elimde de kocaman bir şemsiye, saldırgan sokak köpeği gelirse korkutup uzaklaştırma amaçlı.. Uzun uzun yürüdük öyle, havanın fazla ısınmamış olmasını fırsat bilip.
Dönerken de Çıtır ile karşılaştık. Sahibi işe gitmeden gezdiriyor, erken olduğu için uzun zamandır karşılaşamıyorduk. Çok sevindi köpekler birbirini görünce. Ben de çok özlemişim, bir tur daha attık onlarla birlikte. Tabi Duck sevinçten babasının gitmiş olduğunu falan unutup eğlenceye verdi kendini. Hatta bir ara yürüyüşümüz bittiği halde bir tur daha atacakmış gibi aşağı yola indi, sonra jetonları düştü heralde geri koştu yanımıza. :)

Bu koşturmayla eve gelince biraz yıkadık ve öğlene kadar uyudu, rahat verdi bana. Ben de yanında uyudum bi güzel.

Akşam nerde kaldı babam huysuzlukları yapsa da neyse ki Yaman geldi ve mutlu huzurlu uyuduk.

Bugün de ütü günümüz malesef. Ben ne kadar isteksizsem Duck da o kadar çok bitse de çıksak modunda. Bakalım akşama kadar daha nelerle eğlenicez :)