Aferin Bana

1

Küçük Kızım, Tatlı Kızım

En son barınaktan almadan öncede kalmışım. Sonrasındaki iki haftada o kadar çok şey yaşadık ki, iki saniye oturup nefes almaya vaktim olmadı ciddi ciddi.

Barınaktan kurtardık, nasıl korkak, sil baştan yaşadı herşeyi eminim, psikolojisi mahvolmuş bir haldeydi. Aldık hemen veterinerimize götürdük, orda Orkun beyle birlikte yıkadım, kuruladım, aşısını oldu, bakımı yapıldı, 1sn bile yanından ayrılmak istemedim, ayrılmadım da.

Sonra bizim eve geldik, nasıl mutlu oldu anlatamam. Anında yığınla su içti, iki kap mama bir paket de tavuk haşlama yedi. Bebek Tuvalet eğitimi varmış, gitti tuvaletini balkondaki çiş pedine yaptı ve yattı. Sabaha kadar yattı. Duck'ın yatağında yattı, bizim yatakta yattı, koltukta yattı, minderde yattı yattı da yattı kuzum. Nasıl yorgun , hiç uyumamış. Duckla kemik kemirdiler, oyunlar oynadılar. Benden mutlusu yoktu, ama aynı zamanda da yaşadıkları aklıma geldikçe de avaz avaz hıçkırarak ağlamak istiyordum, yanımda güvende ve sıcakta olduğu için olan mutluluğum ağır basıyordu tabiki. Sürekli öpüp kokladım, gece yanında yattım, hiiç ayrılmak istemedim hem de hiç :(

Bir ara tuvalete çıkaralım dedik, dışarı çıkmak istemedi :(( Onu yine sokağa bırakıcaz sanıp yerlere yattı falan. Ah nasıl fena, ağlayarak yazıyorum. Görmeliydiniz halini :((

Neyse artık.

Uyuduk, uyandık. Sabah 6da yola koyolduk. Yamanların Şantiye'ye. İlk başta arabada çok tedirgindi. Belli önceki alanlar onu arabayla bir yere götürüp bırakmış. Sürekli yol takip etmeye çalışıyor, bir huzursuz. Sonra hızlandık, ucu kaçtı sanırım uyumaya başladı benim t-shirtume kafasini sokup. Uyudu da uyudu. Arada çiş yapsın diye mola verince yine korkuları başladı, yürümek istemiyor, onu bırakıcaz sanıyor, endişeli, korkuyor, kuyruğu bacaklarının arasında sıkışık, resmen resmen onu bırakıcaz orda diye bekliyor, görmeliydiniz :(
Arabaya geri bineceğini anlayınca da hemen atlayıp yatıyor, seviniyor :(( Ben hiç ayrılmak istemiyorum, ağlıyorum, hissediyor, endişeleniyor, zaten mutsuz ve korkuyor. Araba güvenli ,uyuyor..

Geldik şantiyeye. Kaçmaya çalıştı, uzaklara gitti falan, ben panik zaten onun kadar olmasa da psikolojim bozulmuş. Gidiyor bu köpek kaçacak diye paniğim. Orda gündüz bağlı kalan köpekler var akşam iş bitimi serbest dolaşıyorlar. Onu da diğer köpekler gibi bağlayalım dedik. Zinciri gördüğü an zaten kıyamet kopuyor. Bir tasmayı parçaladı. Feryat figan ağlıyor. Neyse serbest kalsın dedik. Mutsuz mutsuz yattı dikenli mikenli bir yere. Ben minderini su kabını vs koydum yakınına, yeri burası, bilsin diye. Sonra arabada oturduk vs. Hala uyuyor. Madem yeri burası, alışsın bizim de olmamamıza geri döneceğimizi bilsin gibi düşündüm, ona mama su kabı vb şeyler almaya dağdan inip alışveriş merkezine gittik. Hemen alıp geri döndük ama yol uzun sonuçta. En fazla 1 saat sürmüştür bence yine de. Geri bir döndük yok ortada. Deliricem. Dağın başı, barınaktak yeni çıkmış, erkeklerden korkuyor, zincirle iyice ürküttük falan.. Ya dönmezse, ya bulamazsak, napıcaz!
Ağlıyorum, çoğu kişi işini bıraktı onu arıyoruz. Yok.. Neyse biri bulmuş, aşağılardaki bir konteynırın yanına yatmış, gel kızım falan demişler kaçmaya başlamış. Ben bulunup da kaçmaya başladığını fark etmedim, sadece onu koşarken gördüm ve kızıım gel bakalım diye seslendim gelmedi, benden de kaçmaya başladı. Hayvan pisliklerinin yığıldığı yerlerden koşup atlayıp çamurlara batıp koştum peşinden. En sonunda bir yere geldi, atlayıp devam etmesi gereken, iki saniyelik tereddüt etti atlamak için, o arada yakaladım hemen. Eğer atlasa bir daha yakalayamayabilirdim, ben zaten oraya atlayamazdım :(

Kucakladım biraz yürüdüm yere yığıldım tabi. Nefes alamıyorum artık koşmuşum, ağlamaklıyım ama yamanın işyerindeyiz diye öyle evde tek başınaymış gibi ağlayıp sızlayamıyorum da tabi :) Neyse kapadık odaya, ben de yanında. Aldık dönücez istanbula, napıcaz kısmı belirsiz. Of :(

Şimdiki aklım olsa onu oraya hiç bağlamaya çalışmadan alıştırmaya çalışırdım. Zaten barınaktan döner dönmez değil de bir hafta kendine geldikten sonra gitmesi için yalvarırdım yamana. Dağın başı, gitse de dönmesini bilirdi zaten biraz toparlayıp korkuları geçince. Ama o zaman çok kötüydü, korkaklığı 10 katı artmış, yorgun, aç , perişan bir haldeydi. Hem de benim yüzümden, onu barınağa vermek zorunda kaldım diye, of :(

Döndük istanbula, annemlerde kaldım ben onunla, onların köpeği huysuz biraz, ani hareketleri olan bir köpek. Korktu ondan da, anlaşamadı. Annem istemiyor tabi çok kalmasını, sadece sen de kalırsan kalabilir diyor, yaman zaten eve almıyor, sokakta kalıcaktım onunla resmen. Annemlerde benim eski odama kapandık, ordan çıkamıyoruz. O zaten hep uyuyor yanımda, yanımda olduğu için mutlu ama benim huzursuzluğumu hissetmiş, korkuları gerginliği devam.. Bir yandan da haftasonuna yetiştirmem gereken 200 kişilik düğün siparişim var.

İlan için biri aradı, cevizlinin arka taraflarında bir yerlerdelermiş. Başka şansım yok, sahiplendirmeliyim. Ertesi gün yamanla alıp götürdük. Kız 92liymiş, teslim ettikten sonra öğrendim. Eve bırakırken de annesinin pek istemediğini fark ettim, durumları da pek iyi değil ama yapabileceğim bir şey yok resmen, bırakmalıyım orda. Kız iyi niyetli bakmak istiyor, herşeyini soruyor falan. Mama vb ihtiyaçlarını benim karşılayacağım söyledim, herşeyini bırakıp çıktım.

Ertesi akşam gecenin bi vakti telefonum çalıyor, kızın annesi, ben bu köpekle aynı evde kalamam gelip alın almazsanız sokağa bırakıcam. Yaman onlara bıraktık artık bizim sorumluluğumuzda değil,senin yapabileceğin bir şey yok diyor, ben gidip almam sokağa bıraksınlar o zaman diyor. Kadın sokağa bırakıyoruz diye arayıp duruyor. Tanıdıklarımı arıyorum kimse müsait değil. Taksiye binip gittim aldım, annemlere gittik yine. Bir yere ikinci kez gidince kendine güveni geliyr ve mutlu oluyor, o çok sevindi yine oraya gittik diye. Ama ben perişanım tabi. Ertesi gün 200cupcake pişirip 10 kişilik pasta yapmam gerekiyor. Annem burdan ayrılma diyor, yaman o köpek bu eve giremez bunun tartışmasını bile yapma diyor. Çaresizliğimi anlatamam, hala ağlıyorum aklıma geldikçe.

Ertesi gün erkenden çalışmaya başlamam gerektiği ve tanıyıp güvendiğim tek yer de veterinerimizi aadım, sabah erkenden de götürüp bıraktım,sevdi orayı, ilgilendiler sevdiler oynadılar falan mutlu mutlu girdi kendi bölümüne.Ben de bu arada siparişimi hazırlayabildim. Sonra nerede kalacak ne yapacağım hiç bir fikrim yok ama şu işlerim bitip sağlıklı düşünene kadar güvende olduğunu bileyim istedim.Cumartesi günü gece bitti hazırlıklar, düğüne gidip kurduk herşeyi teslim ettik. Pazar günü de kahvaltıdan sonra Kızım'ı görmeye gittik.

Gittik. Arka odada dediler, büyük bir odaya koymuşlar , maması, suyu oyuncağı minderi falan daha rahat edebileceği bir yer aslında. Ama giriş katta bizim veterinerimiz, bu oda da arka tarafta ve yüksek camlı, camda da demir parmaklık var.

Kızım ordaki koltuktan cama tırmanıp, parmaklıkların arasından da geçecek kadar zayıf olduğundan kaçıp gitmiş!!Yok.

Deliricem.
Neyse ki Ataşehir'de. Ataşehir bir köpeğin kaçacağı en güzel yermiş onu fark ettim. Boynunda isimliği vardı, köpek sahipleri de çok orda. Kamelya Çarşının ordaki parkta biri bulmuş aradı, hemen veterinerimize söyledik gidip aldılar. Sonra orda kaldığı her gün de gidip sevdim, ilgilendim, bıraktığımız yere döneceğimizin güveni olsuın istedim.

Bu arada en önemli haberi atladım. Sevgili Ayşegül, Robin ve annesi sayesinde de kalacak bir yeri oldu kuzumun. Ben ne yapacağım şimdi diye ağladığım bir sırada twitterdan bir mesaj geldi. Onun üzerine konuşmalar ve benim sevincim.. Ayşegül'ün annesi yılın büyük bir bölümünü Akçay'da geçiriyormuş, evde kendi köpekleri Nancy, bahçede de Köpüş ismini verdikleri yine haytını kurtardıkları bir köpek kalıyormuş. Bahçe veya eve olmaz tabi ama İstanbul'da sokak köpeği olacağına Akçay'da bir sitede sokak köpeği olması daha mantıklı ve huzur verici tabiki. Madem sıcak bir yuvası, evi olmayacak, oraya götürelim dedik. Annesi de oralara alışana kadar bahçede tutup onu alıştıracağını söylemiş. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Büyük heyecanla da oraya gideceği günü bekledim. Ben zaten her gün veterinerimize gidip onu sevip oynayıp ilgileniyordum. Dün de Yaman'la gittik. Karma aşısı vardı o yapıldı, son bir bakıldı ve arabaya bindi, Akçaya gittiler Yamanla. Arabayı çok seviyor, yamanı da çok seviyor her ne kadar o bizde kalmasına izin vermese de haberi yok tabi yavrumun :) Tasmadan korkuyordu, tasmayla yürümeye bile alıştı bir haftada. Tasmasını taktık pıtı pıtı yürüdü, arabay bindi, mutlu mesut.

Benim peşimden heryere kaçma eğilimi olduğundan ben gitmedim. Ama nasıl kötü oldum anlatamam. Sanki gerçek çocuğumu bir daha göremeyecekmişim gibi. Yine sokakta yaşayacağı için güvenli bir yer de olsa yanıma alamamamın verdiği suçluluk duygusu ile, yanında bir 6 saat daha sarılıp oturamadığım için acayip bir ruh haliyle ayrıldım arabadan, o mutlu mutlu gitti yamanla.

Yolda zaten bildiği yerlerden geçti, mutluymuş, arabada oynamış etmiş, gittiklerinde de mutluymuş, bahçedeki köpüşle anlaşmış oynamış falan sonra yaman dönmüş tabi. O gittikten sonra sanırım onun da gittiği kafasına dank edince birden bahçe duvarlarındna atlayıp koşmaya başlamış. Bildiğin kaçmış! Ben panikledim, bilmediği yer inşallah döner diye düşünürken yine sağolsun , ne kadar teşekkür etsem az, Ayşegül'den bir telefon geldi, dönmüş, etrafı hızlıca koklayıp yine gitmiş koşarak, tutamamışlar. Akşam oldu, hava kararıyor, inşallah yine döner derken gelip yatmış bahçe kapısının önüne kıvrılıp. İçim deli gibi burkuldu tabi ama nasıl sevindim.

Yamanı aradı kesin, bulamadı, etrafı bilmiyor, korktu ve geri döndü. İçeri almış sağolsun annesi, bahçedeki yatağına yatmış. Arada bi defa da köpüşe kızmış, ondan da korktum çok anlaşamayacaklar diye ama bakalım.

Sabaha kadar orda vakit geçirdi mi diye yine korktum, sabah da ordaymış sanırım, evde Nancy havlamış, korkup kaçmış yine, sokakta bahçeye girmeden dolanmış falan, sonra girmiş sanırım yine.

Şimdi tahmin edebiliyorum, korkuyordur, bizi özlüyordur, yine beni bıraktılar diyordur, diyordur da diyordur.

Dün akşam yemek yememiş, mutsuz olunca yemiyor :( İnşallah yemiştir bugün.

Oraya alışıp mutlu olacağını bilsem de kahroluyorum hala.
Kendi çocuğumu sokağa bırakmış gibi hissediyorum kendimi, duckı sevmek bile gelmiyor içimden, o sokakta uyurken duckin yatakta benimle uyuyor olması deli ediyor beni, sabahtan akşama ağlayıp duruyorum.

Sanırım bir yardım almam gerek.
Yine de orada mutlu olacağını biliyorum. Ayşegül'ün ve annesinin ilgisine ne kadar teşekkür etsem az. Ne yapsam az.

Hayatını kurtardınız Kızım'ın,çok çok teşekkür ederim.

Umarım o da mutlu olur, ben de onun mutlu olduğunu kabullenip kendime gelirim.

Şimdiye kadar destek olan herkese çok teşekkür ederim. İnşallah artık hep iyi haberlerini paylaşırım Kızım'ın. Umarım oraya alışıp kaçmaz bir yere, umarım hep mutlu olur. Belki biri sahiplenip evine alır vb hayallerle, veya taşınıp onu da eve alabilmem hayallerimle yaşıyorum hala.

Ne olur artık hep güzel şeyler olsun,
Ne olur siz de dua edin küçük kızım için.

Bir köpeği bu kadar sevebileceğimi hayatım boyunca düşünemezdim, bu kadar çaresiz de hayatım boyunca hissetmemiştim.
Bu son birkaç haftanın etkilerini atlattıkça mutlu olacağız ben de o da sanırım.


Tekrar tekrar, milyonlarca kez teşekkür ederim Ayşegül <3 p="p">



0

Barınakta 5. Gun

Bugün güzeldi.

Sakindi kuzucuğum. Barınakta da bir sakinlik vardı. O bahsettiğim üstü kapalı koridordan çıkarmadık hiç korkmasın diye. Oranın kapılarını kapadık sevdim. Bir tek ağlayan yavru köpek sesleri vardı onu tedirgin eden. Onu da ödül bisküvisi ile geçiştirdik.

Adamlara yaklaşamıyor zaten korkudan. Bugün hiçbirşey yememiş yine, iyi oldu geldiğiniz siz yedirseniz dediler, mama yemedi ama yarım paket bisküvi yedi. Zararlı mıdır bilmiyorum ama uzun zamandır hiçbirşey yemiyormuş doğru düzgün, o yüzden ne yese kardır bence.

Kuru mama yemeyen köpekler oluyormuş, onlar aç kalmasın diye tavuk haşlıyorlarmış..

Çok çok ilgili ve şevkatli barınakta çalışanlar. Bu gittiğim 5 gün bana çok iyi davrandılar, inşallah da hep öyledirler.

Kiminin favori köpekleri var orda, kimi yavrulara aşık, kimi diyor ki ben burdan önce çok korkardım köpeklerden buradan sonra hayatım hayvanlar oldu..

Çıkarken görevlilerden bir amca bir an önce al kızım sen burdan köpeğini, hastalık kapmasın hasta olmasın burda dedi.

Ben kızımı severken yanımızda duran abi de baya ilgiliydi, mesaim bitti ama ayrılamıyorum bu sıpalardan diyor. Yavrular gelmiş, bir ihbar üzerine gidip almışlar anne ve yavruları, ihbar dediğim kötü bilgi değil, yani bir köpek doğum yaptı burada bakılamıyor diye. Üsküdar barınağında gerçekten de çok iyi bakıldığını gördüm. Annelere özel kafes var, yanında su kapları vs. Yavrular suyu deviriyor, anne susuz kalmasın diye hep kontrol etmek istiyorum diyor adam. Yolda görürseniz de ne olur bizi arayın burada bakalım, sokakta anne ne yer ne içer belli olmaz yazık yavrulara diyor.

Veteriner hekim Yılmaz bey zaten sanırım bizim için izin gününü değiştirmiş. Pazartesi günü Kızım ile ilgilenebilmek, kulağındaki küpeyi kendi çıkarabilmek için.

Ben hep barınak çalışanlarının da kötü olduğunu sanırdım kendi kafamda, neden bilmem. Halbuki bir insan hayvanlarla hele ki köpeklerle birlikte olunca daha da insanlaşır onu unutmuşum.

Hepsine hediyeler almak istiyorum, Kızım'ı aldıktan sonra da her hafta gidip yardımcı olmak, bir tane bile olsa köpeği sevip mutlu etmek.

Bugünkü abi diyor ki, sen onu seviyorsun diye aynı odada kalanlar kıskanıyordur, onları da sev nolur.. Ah ben hepsini severim ki. Kıyamam. Sevdim de zaten.

Herşey güzel olsun kuzucum, seni aldıktan sonra da, mutlu ol artık hep, birşey gelmesin başına.

Az kaldı, dayan.

Her gittiğimde diyorum, bekle , bugün de kal alıcam seni diye, Duck da evde bekliyor oynamak için diye..

Yine dedim.

Anlıyordur o seni diyorlar <3 p="p">

0

Zaman çabuk geçsin

Şantiye'de Kızım'ın kulübesi yapılıyormuş, kalacağı yer hazır,karanlıkta görünsün diye aldığım reflektörlü tasması ve ucu için aldığım isimliği geldi. Sıra kendisinde diye kendimi mutlu etmiştim akşam saatlerinde.

Bugünkü o travmatik olay aklımdan çıkamasa da gelip bizimle oynayacak, şantiyede arkadaşları olacak, herkes onu sevecek gibi hayaller kurarken az önce iki saniyelik dışarı çıkışım ile uçtu gitti herşey.

Kapıyı açınca beni karşılamayışı zaten ah şimdi barınakta bilincini getirdi, gece oldu, bugün çok korkuyordu, yanında bir sürü köpek vardı bugün , ya başına bir şey gelirse, sabaha kadar kimse olmuyor orda.

Ah küçük kızım, bugün kucağıma aldım ya taşımak için, 20 kilo bile yoksun bence, kuş kızım.

Zaman çabucak geçsin, sorunsuz alış yeni yuvana, mutlu ol. İçim bir rahat etsin senin için.

Duck yumuşak koltuklarda yatmış kemik kemiriyor, sen orda korkudan titriyorsun diye düşündükçe deliresim geliyor.




Yine herşey böyle eskisi gibi mutlu olsun:




2

Barinakta 4. Gun

Bugun sabah yine oradaydim. Yanina baska kopekler de gelmis baya kalabalikti. Bizim kizda ilk gunku asiri korkaklik geri gelmis.

Icerisi kalabalik diye beni sokmak istemediler onu cikardilar, daha da korktu yanimdaki adamlardan. Kacmaya calisti, debelendi agladi. Ama kapali alan kopek kafeslerinin oradaydik, dar uzun bir koridor dusunun, kopeklerin disariyi goremedigi. Etrafta kopek olmadigindan sakinlesti biraz ama adamlardan hala korkuyordu.Benim basimda durmaktan adamlar islerini yapamadigindan tamam dedim alin.Feryat figan girdi yine iceri.

Yanindaki diger kopekler cok daha aliskin.Kapiyi itince iceri gidiyor, acinca kacmaya calismiyorlar falan. Kizim tam bir Duck panikliginde, daha gucsuz ve kendine guvensiz oldugundan da onun onbes kati kadar falan daha korkak.

Aglamakli ciktim ordan. Aklim orda tabi, dayanamadim.

Sabah Yaman goturmustu beni, bu defa da Çıtır'ın sahibi Samiye ile birlikte gittik öğlen. Onlar da Çıtır'ı oradan sahiplendiği için biraz tecrübeliler, yanında da zincir tasma almış görevliler izin versin dışarıya çıkarıp sevelim diye.

Ama çok daha kötü oldu. O bahsettiğim kordidordan çıkınca açık alan köpeklerinin olduğu kafesler var. Hepsi Kızım'ı görünce kafeslerden çılgınlar gibi havlamaya başladı tabi. Kızım delirdi. Kıpırdayamadı korkudan, kuyruk bacak arasında ama bacaklar titriyo. Yılmaz Bey var bizimle çok ilgilendi sağolsun, veteriner hekim. O barınağın kapısının önüne çıkaralım orda sevin dedi ama bizim Kız zincirden de korkuyor.Feryat figan bu defa da kaçmaya çalıştı. Ödüm patladı, orada kaçsa hayatta bulamayız onu bir daha, dağın başı ve oraya yaklaşmaz artık korkudan.

Yanına eğilip sıkı sıkı sarıldım gitmesin bir yere diye. Kurtulmaya çalışmadı Allah'tan. Bir süre öyle sevdim ama sakinleşmedi hiç. Kaçmasın diye korkumdan kucakladım. Taşıdım onun kaldığı kafese. Girmek istemedi. Yılmaz Bey soktu artık.

O feryadı mahvediyor beni. Canı acımasa da acıyacak diye korkusu.

Güçlü köpek olsa bu kadar üzülmezdim belki ben de ama şimdi o 4 gündür ordaysa benim yüzümden, ben de 4 gündür ne uyuyabilmdim ne doğru düzgün bişey yiyebildim.İşimi yapamıyorum, aklımı alamıyorum bir türlü. Hele bugünkü olanlar sanki ona iyice işkence etmişim gibi. Duck'ı sevemiyorum onu o halde görünce ve daha nicesini..

Ne olur bana güvenini kaybetmesin, ben onu korumaya çalışıyorum :((

Yarın ve pazar günü yine gideceğim ama yanı kalabalıksa çıkarmak istemiyorum ordan, daha kötü oluyor :((

Pazartesi günü alabilirim umarım. Ne olur siz de dua edin.

4

Barinak devam ediyor..

Kara kizim, çirkin kizim barinakta hala.

Alındığı günün ertesi gün sabah erkenden gittim Üsküdar belediyesine, ihbar üzerine aldıkları için hemen veremiyorlarmı, zaten sadece ve sadece eve alırsam verebiliyorlar.

Tamam, eve alacağım dedim. Bir süre burada tutmamız gerek, yoksa göstermelik aldık sanıyorlar, tepki topluyoruz dedi. İtiraz edip tartışma yaratacak gücüm yoktu zaten ağlamaktan, her ne kadar onu oradan bir an önce kurtarmak istesem de.

Peki dedim.

Onu oradan alabilene kadar da her gün gideceğim ziyaretine.

Bugün sabah gittim, yine korkaktı. İki gündür mama yememiş, bugün yedi mi diye soramadım. Yanına onun gibi bir arkadaş koymuşlar, korkak. İki korkak birbirlerine yanaşamadan bakışıyorlardı.

İlk gün beni gördüğünde kalkıp yanıma gelmemişti, ikinci gün gittiğimde kalkıp sevindi, yanına girdim kaldığı yere beni sevdi ama aklı hep kapıdaydı.

Bugün 3.ü günü,yanındaki köpek de korkak olduğundan yine izin verdiler girdim içeri. Bu sefer beni çok sevdi. Tam zamanında gitmişim zaten. 4 kasım diye hayvanseverler ziyarete gelecekmiş, onlar için ekstra bir temizlik vardı barınakta. Kızamıyorum böyle şeylere artık, en azından kızım da iyice temizlenmiş olarak kalacak diye düşünüyorum, bu vesileyle iyice temizlenecek hayvanlar diye düşünüyorum ama inanın iyice temizlenmiş halleri bile içler acısı :(

Tazzikli sularla hortumlar sokup yıkıyorlardı etrafı, köpekler de içerde tabi, sudan korkanlar zaten deli korkmuştur, bizim kız da gürültüden çok korkmuş. Çöp toplama makinalarının sesleri, diğer köpeklerin havlaması, korkanların ağlaması, yeni doğan bebeklerin viyklemesi..

Kargaşa çoktu bugün. Sarıldık kucaklaştık, yanındakini sevdim, gürültülerden korkusu gitsin diye sarıldım.

Çimenlerde yuvarlanıp, güneşlenerek uyumayı seven kızım karanlık, ıslak, soğuk ve taş bir yerde kalıyor diye üzülsem de en azından sokaktaki gibi tekmelenip hor görülmüyor, hayatı güvende diye düşünüp rahatlamaya çalışıyorum ama kendi ellerimle onu oraya vermiş olmamın kalbimi parçalaması geçmedi tabi, geçeceğini de sanmıyorum. O günü hayatım boyunca unutabileceğimi sanmıyorum.

Duckla yürürken ağlıyorum, duck onun yatıp yuvarlandığı yerleri kokluyor, birşeyler arıyormuş gibi.. Bu sabah oyuncaklarını gömdüğü yeri bulduk. Yolda araba gelirken koşup onu alma, koruma hissim geri geliyor ama o yok..

Sabah uyanır uyanmaz yataktan kalkacak bir mutluluk sebebim yok. Çıkıp hemen kızıma bakıyordum, acıkmıştır, korkmuştur, tüm gece onu kimse sevmedi telaşım..

Yürüyüş çantamızda sevdiği oyuncaklar duruyordu.

Bugün ona çıkarınca yıkadıktan sonra takmak için tasma, isimlik, gezdirme tasması, yatak aldım. İnşallah bir an önce çıkarabilirim. Her gidişimde özür diliyorum, alıcam seni ne olur kızma bana bekle diyorum. Umarım beni anlıyordur.

Meğersem ben ne kadar çok sevmişim onu, aklım fikrim onda, çıkmıyor.

Oradaki köpeklerin halini gördükçe de Duck'ın şımarıklıklarına nasıl kızıyorum.

Ah hepsi öyle güzeller ki görmeniz lazım. Gözünün içine bakıyorlar insanın, azıcık dokunabilmek için birbirlerinin üzerine çıkıyorlar. Açık alanda yeterli kulube var mı bilmiyorum ama yağmurlar başlarsa ne yapacak onlar orda onu da bilemiyorum.

Kızım gelsin. Sonra onlar için gitmem lazım.


Bu fotoğraftaki bugün onun yanında kalan oğlan.



Bu da Kızım'ın bizimle olan son fotoğrafı. Duck yine şikayetçi oyuncağımı aldı diye, o da çıngırakla oynama keyfinde.



2

barinak

Bana güvenip, adamlardan kaçmak için arkama sığınan Kızım'ı, yaman evde istemiyor diye, canını acıtmadan götürsünler diye kendim kucağıma alıp barınağın arabasına bindirdim.Gözümün içine yardım dileyerek bakışını, o bindirdiğim korkunç yeri, barınağa yanına gidişimdeki benden bile korkan bakışlarını..

Hayatım boyunca unutmam mümkün değil sanırım.

Bir çözüm bulmadan yaşamak çok zor.

Kendimi affedemem artık. Ağlamaktan mahvoldum, barınağa gittim eve alıcam dedim vermediler, belediyeye gideceğim yarın, ne olursa olsun almalıyım eve, çok çok kötüyüm, anlatamam, tarif edemem.

Sokakta da kalsam birlikte yatar otururuz ne yapayim.

Ah insanlar..

Ne haldeydi bugün kızım :((((

Ama anladım ki bu yasa çıkar, köpeklerimizi de elimizden alıp öldürürler, öylece kalırız biz de bir şey yapamadan.

Çok fazlalar, bir canlının canı gitmiş umurlarında değil.

Ben bugün sakin bir sokakta yaşayan bir tane sokak köpeğine bile bakamadım, alamadım, kendi ellerimle verdim onu. Şimdi de peşinden ağlıyorum geri, bu defa eve alabilmek için.

İnşallah alabilirim, ormanda yaşayamaz o. Elimden tek tek mama yiyen köpek, ne tavuk yiyor ne köfte, ne sosis ne salam, elimden tek tek mama yiyor. Barınakta köşede korkup oturmuş yanıma bile gelemeyen kızım.

Ah umarım affedersin beni. Ah umarım kurtarabilirim seni. :((

Ne olur dua edin benimle, kurtarabileyim onu ordan, ne olur.