2senedir kullandığımız ve bir türlü bozulmayan fleximiz sonunda bozuldu. Kullandığımız süre boyunca yerlere düşüp pat pat sürüklendi, aniden çekmelere dayandı, kaç defa denize düştü bilmiyorum, çamaşır suyuyla bile temizlenmeye dayandı ve sonunda içindeki geriye saran makara sistemi iflas etti.
Seviniyorum çünkü flexiye hiçbirşey olmazken benim elimin orta parmağımın bağlantı noktası tutma yerinin sertliği nedeniyle önceleri yara oldu sonraları da sertleşmişti. Elim acıyor tasma bozulmuyor, bozulsa da değiştirsek diye neredeyse 1,5 yıldır bekliyordum. Çok sevindim tabi.
Dün bütün gün resmen camda bekledik yeni fleximizi ama MNG Kargo'nun hainliğine uğradık. Resmen gün içinde getirmeyi yetiştiremedikleri paketi bugün aradığımda dün 2defa geldik bulamadık diye geçiştirmişler (gelmediklerinden eminim çünkü resmen camda bekledik ve kapıda falan hiçbir yerde de not yok zaten), neyse gittik kendimiz aldık. Ve kavuştuk yeni yumuşak tutma yerli fleximize.
Normalde genelde Juenpetmarket 'ten alışveriş yapıyorduk ama bu flexi en uygun ve güzel Petburada'da varmış, 50Tl alışverişe de ücretsiz kargo varmış, tamamlayalım diye bir de su kabı aldık bizimki eskidiği için. Biraz battal boy almışız sanırım mama kabının yanında uçan daire gibi duruyor ama eğlenceli oldu.
Duck her zamanki gibi yeni şeyleri çok sevdiğinden inanılmaz heyecanlandı paket açılana kadar. Açtıktan sonra da önce su kabına su koyduk , hemen içmeye başladı ama sonra birden durup eskisinden de içmeye başladı. Hepsi beniim der gibi :))
Sonra da flexisi dikkatini çekti. Herşeyin ne olduğunu bilir tabiki de, hemen gitti göğüs tasmasının yanına, hadi çıkıp da kullanalım der gibi birşeyler yaptı. Çıkmadık tabiki de ama sonrasında çıkarken onu taktığımızı görünce sevindi hemen, yürürken de arada bir durup yaladı flexisini. Komik çocuk.
Sakin yürüyüşlerimiz devam ediyor. Yarın dikişler alınacak ama yarasının görüntüsünde herhangi bir değişiklik yok. Umarım en kısa zamanda geçer o inanılmaz şişlik ve morluk. Gördükçe içim gidiyor kendimi kötü hissediyorum ne hale getirdik çocuğu diye..
Şimdi sakiniz, uyukluyor. Ben de yarın dikişlerinin alınması için randevu alacağım.
Bakalım yarın neler olacak. :)
Yapalım mı napalım, kaçtı gitti, aman ya şöyle olursa ya böyle olursa derken Cuma günü sabah bir baktık veterinerdeyiz.
Benim panik oğlum tahlil amacıyla kan almak için koluna o lastikimsi şey bağlandığı anda normal dışı bir şey yapıldığını fark edip birden panik oldu. Babası kan görmeye ve Duck'ı öyle görmeye dayanamadığından sanırım yanımızda değildi içerdeydi ve biz 3 kişi zor tuttuk oğlanı. Normalde hep sakin durur o masanın üstünde..
Saat 11di sanırım operasyonu başladığnda, tam olarak ne kadar sürdü bilmiyorum ama biz 4gibi evdeydik.
Evet operasyonu yapan açısından ve süresi açısından basit olabilir ama öyle efsaneleşmiş kadar da kolay olmadığını düşünüyorum ben.
Duck için tam bir işkence gibiydi ve benim için de onu öyle görmek...
Azıcık bir anestezi yetmiş uyuması için ama ayılması zor oldu biraz. Önce yanımızda masada yattı, başına oturup sevdik.Zaten hep başındaydım. İlk serum takıldığında biraz kendine gelir gibi oldu, bizi fark edince deli gibi kuyruk salladı , kafasını kaldırmaya çalıştı küt küt düştü tabi o kafa, kalkamayınca biraz canı sıkıldı sanırım durdu kuyruk sallamalar tabi. Sonra canının da acıdığını fark edince tekrar uyudu,zaten tam ayılmamıştı.İkinci serumda daha ayıktı ve hiç mutlu değildi tabi, kötü kötü rüyalar gördü sanırım, en azından kötü rüya gördüğü zamanki gibiydi. Ayıldıkça kötüleşti gibi..1-2 defa kalkmaya çalışıp kalkamayınca da altına kaçırdı, sonra biraz kaldıralım dışarı yapsın hem hava alsın dediler, ayakta duramadı, düştü. Tekrar kaldırdık ve ayakta durabilmesi için tutarken yaptı neyse tüm çişini içeriye, dışarı çıkacak kadar yürüyemedi tabiki de ayakta zor duruyordu. Aferin falan dedik üzülmesin diye. Tekrar yatırdık, yine ufak ufak kaçırdı. Kalkmaya çalıştı yine panik oldu falan.
Bunların hepsi normal tabi ama onu öyle görmek ve buna senin neden olman öyle iç burkucu birşey ki..
En son tamamen ayılması için bir iğne daha oldu. O da yan etki olarak titreme yaparmış, baya bir titredi vücudu, o panik ben ondan panik. Yürüyor güya ama saçmasapan bir şekilde, düştü düşecek. Titriyor zaten zangır zangır.
En son da o bölgeyi tekrar temizleyip bandajlanması için tekrar yatırdık biraz ama Duck yine panik ve feryat. Neyse hallettik hepsini.
Yolda kusmasın diye de serum sırasında bir ilaç vermişlerdi. Titreye titreye bindik arabaya. Ben de en arkaya onun yanına bindim. Canı acıdığı için oturmuyor, vücudu titrediği için ayakta zor duruyor ve de deli gibi de trafik var.
Neyse eve geldik. Önceki gün akşam 7den beri birşey yememişti ve geceden beri de su içmiyordu. Su da yemek de verebileceğimiz kadar zaman geçtiğinden su kabına 2 bardak su koyduk, azıcık içti. Geceyarısına kadar da hiçbirşey yemedi, en sevdiği şey tavuk dahil... Yemek yemediği için de ağrı kesicisini de veremedik. Canı acıya acıya kıvrandı öyle. Neyse ki gece elimle 1-2birşey yedirdim zorla..Verdik ilacını.
Canı acıdığı için ne oturuyor ne yatıyor, kafasına elizabet takarsak sanki pause tuşuna basılmış gibi kesinlikle 1 adım bile kıpırdamadan kafasını yere eğip öylece duruyor.Kıyamadık çıkardık. Zaten ağır birşeymiş, kafasını taşıyamıyordu Duck. Bütün gece öyle ayakta dolandı. Hatta bir ara ayakta uyudu öylece atlar gibi.
Yatırıyoruz arka tarafı acıdan sanırım titremeye başlıyor hemen kalkıyor, hiç yatamadı resmen. En son gece 2 ya da 3tü sanırım artık dayanamadım önce balkona götürdüm çişini yaptırdım hasta pedine, sonra yatağa yatırdım yanıma, kolumu da karnına koydum kalkamasın diye sarılarak, öylece uyumuşuz sabaha kadar.
Duck zaten küçüklüğünden beri azıkcık bir yeri ağrırsa yatamaz hiç, dolanır evin içinde kıvrana kıvrana mırın mırın ama tabi bu kıvranmanın en üst aşamasıydı onun için.
Öyle kızdım ki o böyle acı çekerken ,durduk yere çocuğun canını acıttığımız için kendime.
Ama dün biraz daha iyiydi, bugün biraz daha iyi.
Yine aşırı zorla tek tek yemeğini yiyor, genelde uyukluyor ama uyanık olduğu anlarda yine o mutlu duck geri geliyor ve ben de mutlu oluyorum.
Şimdilik sürekli gözümüz üstünde, pek rahat değiliz.
Bu haftayı da atlatırsak bir süre böyle şeyler yaşamak ve yaşatmak istemiyorum.
Çiftleşme isteğiyle kaçma dışındaki hiçbir huyu da hiç değişmez inşallah,
hep benim mutlu Duck'ım olarak kalır :)
Bu da dün akşamki yorgunluğumuzdan bir fotoğraf, yaman çekmiş.. :)
Bugün 1-1,5 saat için Lucky geldi bize.
Ve her zamanki gibi girer girmez ne zaman dönecekler diye geri saymaya başladım.
Uzun zamandır görüşmüyorlardı Duckla, ben de görmemiştim uzun zamandır. Dev olmuş resmen. Henüz 9 aylık ama inanılmaz iri. Kalça çıkığıı feci boyutta zaten, inanılmaz zor hareket ediyor. Dili 5 tane Duck dili boyutlarında. Nereye bulsa yatıyor dışarda. Çamur, çimen, toprak, çöp hiç önemli değil. Diliyle heryeri yalıyo, zaten kocaman hemen pisleniyo sonra o diliyle Duck'ı yalıyor. Eve löngürt diye kendini atıp hemen yerlere yatıyor,küvete soktum küvette de yatıyor. Deli bu çocuk.
Çöplere deli gibi koşuyor, çöpün dibine bile yattı yani kimse onu ordan çekmesin diye, midemi bulandırdı. Ordan sonra gitti bahçesini sulayan bir adamın hortumunun altına girdi de Orhun yıkadı biraz orda, sonra gitti topraklarda yuvarlandı.
Bir su içiyor ki bütün mutfak göl oldu. Laftan anlamıyor, anlamadığı gibi hareketleri de iriliği neticesinde sanırım langır lungur.
Aaaa diye bağırarak kaçacaktım deli gibi :))Duck onun içtiği suyu bile içemedi pis diye, değiştirdim suyu ve Luckyi ayrı bir yerde tuttuk öyle su içebildi benim kibarım. Pis diliyle onu yalayacak diye köşe bucak kaçtı. Üstüne çıkınca taşıyamıyor diye masanın altından çıkmadı. Öyle uyanık ki Duck, masanın altında ayakta durursa tabi Lucky üstüne atlayamıyor!
Köpek kapısından geçemiyor diye de arada balkona çıkıp hava aldı falan.
Pek oynamak istemedi. Ben de alışamadım.
İyi ki Duck öyle bir köpek değil demekten dilimde tüy bitti kendi kendime. Öyle olsa heralde ne kadar üzülürsem üzüleyim bahçeli evi olan birine verirdim sanırım baş edemeyip.
Tanrı Duck ve beni Lucky ile yaşamaktan korusun! :))
Bizim oda ve salona sokmamıştık. Gittikten sonra ben küvet dahil heryeri domestos ile temizlerken Duck da bizim odada bekledi ve temizlik bitince büyük bir sevinçle kokladı heryeri, temiz yerlerde yuvarlandı. Kız kılıklı temiz oğlum benim :))
Ama dışarda Lucky çamura ve çöpe girmeden önce basket sahasında mutlu mutlu oynadılar neyse ki biraz.
Oh bunu da atlattık.
İki köpek mi, bahçeli ev olmadan çok zor..
En azından iki büyük köpek çok zor. Biri yorkshire olsa oturturduk Duck'ın üstüne yürürlerdi üst üste :))
Çürük yumurtaların en çürüğü,
koca tosbam yine hasta oldu.
Hasta da demeyelim de, uf oldu! :))
Sağ ön bileği zaten gazi gibi bir şey. Heryeri öyle ince ki, bu zamana kadar kemiklerinin dayanıyor olması bile şaşkınlık verici bir olaymış gibi geliyor bazen :D
Eski evdeyken ben arabadan bir şey almaya çalışırken o büyük bir heyecanla arkamdan atlamaya çalışıp ön koltuğun arasına sıkışmıştı,
sonrasında tabi tüm apartmanlardan insanları cama toplayan bir feryat..
ben bir panik duckı kurtarıp kucaklayıp veterinere..
Sonrasında baktık bir şey olmamış.
Aradan biraz zaman geçti, rutin yürüyüşlerimizden birini yaparken çok tatlı bir golden ile karşılaştık, duck tabi en afacan zamanlarında hopluyo zıplıyo derken yine Duck'tan bir feryat ve Duck yerden kalkamıyor. Yine sağ ön pati (yanlış hatırlamıyorsam), topallaya topallaya veterinere..
Röntgenler, ağrı kesiciler, araştırmalar falan..
Röntgende miniminnacık bir tuhaflık. Öyle bir yer ki, iki kemiğin arasında, hafif arkada kalmış minicik bir yerde değişik bir oluşum! :))
Neyse ki geçti gitti derken.
Geçen gün Orhun'un Duck'ı, Lucky gibi narin olmayan bir labrador sanıp erkek erkeğe güreşerek oynamasıyla narin Duck'tan gelen yine kocaman bir viiyk.
Ne oldu falan derken bir baktık koltuğun minderinin arasına girmiş patisi ve burkulmuş sanırım.
Öyle de cesaretsiz ki basarsam yine acıyacak modunda bin tane naz.Neyse baktık yüzbinmilyon tane öpücük, azcık buz tutma ve bol sevgi ile geçti gitti gibi oldu.
Yine uzun süre uyuyup da uyandığında hafif bir sendelemesi oluyordu. Bu kadarcık bende de oluyor diyip geçmek istiyordum ki dün akşam tüm gün orhun abi ile oynama faslından sonra ne zorumuz varsa deli gibi de uzun bir yürüyüş yaptık Duckla. Üstüne bir de dönüş yolunda yeni dişi arkadaşlarımızdan biri olan Goldi ile karşılaştık. O da evden yeni çıkmış enerjik bir yumak halinde Duck'a koşarken yine bir çarpışma gerçekleşti. Sonrasında eve zor döndük. Yorgunluktandır dedim ama bir baktım gece topallıyor. Basamıyor sağ tarafa.
İnsanın içi gidiyor öyle görünce,
bir de bin tane naz yapıyor, iyice üzülüyorum :)
Gece sızladı sanırım hep, ne kendi uyuyabildi ne ben.
Avucumun içine koyuyor patisini acıklı bakışlarla, sanki iyileştir der gibi.
Arı soktuğundaki gibi patisini yere koymak istemiyor, havada tutmaya çalışırken de tutamıyor tabi titriyor öyle..
Bir sağa dönüyor, bir sola dönmeye çalışıp dönemiyor. Yataktan inmeye kalkıyor ama canı acıyacak diye cesaret edemiyor, hadii kucaklayıp indiriyorum.
Sonra yalnız kalamayıp yine yatağa zıplamak istiyor ama tabi yine yapamıyor, hadii ben kalkıp kucaklayıp alıyorum yatağa..
Derken bir baktık sabah olmuş.
Sabah günün en güzel saati Duck'a göre, normal halinin iki katı hızda ve mutlulukta olur ama bu defa uykusuzluktan ne yapacağını şaşırmış gibi.
Neşeyle değil de görev gibi çıktık dışarı, yürüdük geldik.
Şimdi bir ağrı kesici içti,
3gün gözlemleyeceğiz. Düzelme olmazsa başlıyor yine maraton..
Bunlar da yataktan inemiyorum yardım edin bakışları.