Aferin Bana

Haziranı da bitirdik..

Uzun ara vermişiz,
burdaki sayfamız yerinde sayarken biz bir sürü şeyle uğraştık tabi :)

Önceleri "baba geldi oleey çok heycanlıyız, mutluyuz" moduna girdik.

Duck'ın bazı huyları resmen benim kopyam. İstiyor ki her gün eve başka birileri gelsin, onu sevsinler, oynasın. Her gün başka yerlere gidilip gezilsin sürekli yeni yerler görsün ama hep evine gelsin..
Ama hep olmuyor tabi,insanlar bile hep öyle yaşayamazken bu yaştan sonra da dur bakalım sen köpeksin diyemiyoruz adama,anlatsak anlamaz da zaten, köpek de ne demekmiş..
Datçada ikide bir alıp kucağıma limana gidip kafelerde oturup insanlarla takılmamızın, her görenin mıncıklayıp kucağına almasının, pazar pazar dolaşmamızın, her hafta başka bir koyda denize girerek büyümesinin çilesini çektiğimizi düşünüyorum hala. Evet istanbul sıkıcı!

Ama baba evde olunca eğlenceli oluyor tabi, hep sitede gezmek gerekmiyor değişik yerlere gidiyoruz, yüzmek için o kocaman ineklerin olduğu yoldan geçip dalgaların içine atlıyoruz, evin içinde tek sıra halinde ordan oraya dolanabiliyoruz, canı hangi odada oturmak isterse yalnız başına kalmadan her odada yatıp yuvarlanabiliyor, ooh. Babasız ev olmaaz! :))

Bu fotoğrafta duck kırmızı topları çekiştirme amaçlı hamleler yapıyor aslında :D


Tam böyle eğlence eğlence modumuzdayken 3gün sonra babanın gitmesi tabi tüm dengesini bozdu düzen meraklı paşazademizin. İlk gün hep aynı geçiyor;

- anneye trip yap,
- babanın yastığının altına burnunu sok, ağla,
- babanın dolabını açtır, kokla ve yine ağla,
- anneye trip yap, çünkü bence babayı o gönderdi, banane izin vermeseydi,
- babayla yürünebilen tehlikeli yerlerden anneyle yürüme, o seni koruyamayabilir,
- gerekirse yere yat, yine de yürüme o yollardan
- kaç kaç kaç anne seni kovalar, baba kadar da kızamaz.

ve akşam olur,
ooh babanın gitmesi de iyi olmuş sanki azcık,
yatak geniş geniş, bacaklarımı uzatıp kafamı da annenin üstüne koyarsam çok rahat uyurum bence

gece bir ses duyulur,
babaaa, nerdesin anne beni koruyamaz kii tırsaklığıyla anneye iyice yanaşılır.

ertesi sabah araba koklanır, babanın oturduğu yerin kapısı koklanıp ağlanır,
arka tekerleğe de çiş yapıp işaretledikten sonra hayat devam eder..

eh hayat baba değil tabi,
orhun abi var, çocuk parkındaki atahan var, kızlar var, çocuklar var..
yemek getiren abiler, mama getiren kargocular,komşular, kapıcı herkes potansiyel sevici, oley!
:)

Onun dünyası böyle dönerken ben de taktım duck'ın yeşil odasına perde yapıcam diye.
ikeadan kumaş alındıktan sonra kesme faslı tabiki işkence.
Kız olucakken son anda erkek olan duckın en sevdiği şeyler yeni kumaşlar, temiz çarşaflara sürtünmek, anne iş yaparken onun dibinde durup öpücükler vermek..

Durum böyle olunca da şu şekilde, tam keseceğim yere yatma halleri gibi manzaralar oluşabiliyor;




neyse ki bitirebildim perdeyi..ikimiz de rahat ettik.



Bugün de orhun abi bizdeydi,
sabah uyandırma faslı sonrası büyük bir aşk yaşadılar yine :))




2 yorum:

  1. Unknown dedi ki...:

    duhhhhk
    yakuşuklu çıkmışsın sen yaa çooh hem de

  1. Özge dedi ki...:

    dirya ablaa,
    çok yalıyorum seni ve balımı,
    bi oynayamadık birlikte! :))