Aferin Bana

Hello

Blogger yasaklandı, işe başladım, şöyle oldu böyle oldu derken çoook uzun zamandır hiçbirşey yazamadım.

Duck aynı duck diyeceğim ama çok da aynı Duck değil aslında, büyüyor resmen.

Akşama kadar beni evde beklediği için hala üzülüyorum, bu yüzden de kilo aldı biraz, 5 kilo kadarcık :D 35 kilo oldu.

Haftasonları denize girme dönemi başladı, cumartesi günleri yine rivaya gidiyoruz belki poposu azcık küçülür diye :D Eskiden biz denize girince çıkarmaya çalışırdı hep, şimdi yavaş yavaş insanların arasında da yüzmeye alıştı. Onlar yokmuş gibi davranıp oyuncağını sudan alıp bize getiriyor.

Hangi birini kurtarmaya çalışabilirim ki diye düşünüp pes etti sanırım.

Hıdiv kasrında bol bol yürüyüş yaptık yine haftasonları, bloga hiç yazmamış olabiliriz ama alıştık baya oraya da. Ağaçların arasında, hafiften boğaz manzaralı keyifli bir yürürüş yapıyoruz.

Aa en önemlisi, arabamız değişti ve bu arabayı inanılmaz seviyor çünkü yavaş gittiğimizde camını açıyoruz kafayı çıkarıyor ve istediği zaman o koca burnunu bize değdirerek gidebiliyor :) Eski arabada arkada kaldığı için çok mutsuzdu :) Şimdi biraz da arabaya binip bir yerlere gitme hevesiyle ben hadi gidelim dersem hemen babasının yanına koşuyor hadi sen de kalk diye :) Çünkü ne zaman hep birlikte çıksak arabaya biniyoruz :D

Böyle böyle kafasında oturtup o düzende olsun istediği şeyler var bir sürü, öncekiler de devam ediyor tabi :)

Sabahları 6.20de kalkıp mamasını yiyor, üstüne yatarak salatalık yeme keyfi yapıyor ve sonra biraz uyuklayıp 7.10 gibi yürüyüşe çıkıyor. Saatimi kurmama bile gerek yok resmen, hep aynı saatte aynı sırayla oluyor :)

Salatalığını vermeyi unutsam hemen aranıyor, kalkıp veriyorum, o derece :D

Mama saati azıcık geçerse hemen kusma olayı devam ediyor. Neyse ki bu sene babası genelde burdaydı, ben yokken en çok üzüldüğüm şey çünkü, acıkınca kusması :(

Koca oğlum. Yatakta yatma sevdası da devam ediyor. Dün gece gelmiş yer bulamamış kendine, şöyle bir homurdandı, ben de otomatikleşmişim o sesi duyunca kayıyorum hemen :)) Kaymışım da yatmış yanıma. Böyle de hizmetkar oldum.

Bu sene tatil onunla çıkmak istiyoruz ama nasıl yapacağız, onunla birlikte bizi kabul edebilen bir oteli bulabilecek miyiz ne yapacağız bilmiyorum hiç.

Bir de şimdi her sabah oynadığı küçük bir labrador arkadaşımız oldu. 6 aylık falan olduğunu düşündüğüm Duck'ın küçüklüğüne çok benzeyen ama aşırı zayıf dişi bir labrador. Sokağa bırakmışlar, sokak köpeği modunda yaşıyor. İlk tanıştığımızda inanılmaz korkaktı. Çok aşırı zayıftı. Şimdi sabah akşam kilo alsın diye yemek götürüyorum oyunlar oynuyoruz falan kendine güveni geldi ama zayıflığına bir türlü çözüm bulamadım. Eve almak istiyorum içim gidiyor. Yemek verdikten sonra eve kadar peşimizden geliyor. Biz içeri giriyoruz o dışarda kalıyor ya, apartmanın kapısını açmaya çalışıyor patileriyle , yanımıza gelebilmek için. İçim gidiyor işte :( Eve almak istiyorum ama apartmanda Duck'i bile zor barindiriyoruz, deli teyze yuzunden. Onu da alırsam ne olur, Yaman ne der , hepimizi kapi disari mi atar bilmiyorum. Benim dışımda herkes karşı bu olaya, ben de onun sokakta kalmasına dayanamıyorum. Görmelisiniz, resmen bir ev kuzusu. Nazlı nazlı yemek yiyor, oyuncak görünce deliler gibi oynuyor ve en acıklısı da tüm kemikleri sayılıyor :(

Yuva arıyorum şimdilik. Aklınızda olsun, yardımcı olmaya çalışırsanız çok sevinirim. Her akşam uyumadan önce gözümün önüne geliyor o görüntüsü, uyuyamıyorum üzüntüden :(

Aşağıda bir iki fotoğrafı var, pek kaliteli fotolar değil cep telefonuyla aceleyle çektiklerim, ama zayıflığı ve tatlılığı her halinden anlaşılıyor.




2 yorum:

  1. Nilgün Torunoğlu dedi ki...:

    Özgeciğim her ne kadar sizden haber aldıysam da bu postu görünce rahatladım,sevindim resmen. İnsan birbirini görmeden sesini duymadan da sevebilir,biz de sizi çok seviyoruz,işte öyle yani... Duckoldukça iyi görünüyor ama Labriş'e içim gitti resmen. Dayanamıyorum ben artık böylesi görüntülere insanların hainliğine. Bizim buralar da yaz sonu terk edilmiş cins kedi köpek kaynayacak . Hatta geçen yaz bir heves alınıp terkedilmiş kediler yaşam savaşı veriyorlar. Sitede 2-3 kişi her sabah mama su bırakıyoruz kıyı köşeye ,deli teyze gibi 2-3 kişi de onları öldürmekle tehdit ediyor bizleri. Allah onları da gönül gözlerini açar inşallah. Sizi çok öptük.

  1. Özge dedi ki...:

    Nilgün ablacım ben de özlemişim yazmayı ben de yorumunuzu görünce mutlu oldum :)

    Ben de deli teyze gibi çantama su kapları ve mamaları doldurup sitenin sokaklarında dolanıyorum, kenarlara köşelere su-yemek bıraka bıraka.

    Şimdilik bir bahçe bulduk ona ama hiç içime sinmiyor,inşallah güzel bir yuva bulup sağlıklı olur, keşke elimden bir şey gelebilse de alsam eve küçük kızımı :(