Aferin Bana

Hoşgeldiim

Duck yatak odasında uyurken salona yanımıza geldiğinde kapının önünde durup bir bekler, merasim şarkısını..
"Hoşgeldin hoşgeldin hoşgeldiiiin" diye kollar kucak yapmak üzere açılmış bir şekilde söylerim ben de.. O da koşa koşa gelir kollarımın arasına :))

Bugün eve geldiğimde de aynen öyle bir neşeyle hoşgeldin şarkımızı söyleyerek karşıladı Duck beni, dili olsa eminim onu söylerdi :))

*

Şantiyedeki iş makinalarının dönemlik dinlenme tatiline denk geldiği için cumartesi gecesi Yaman'ın yanına gitmek için yola çıktım. Pazar sabah orda olup gece de yine otobüse binip Pazartesi sabah gelmek üzere..

Dakintoşum da Orhun abisiyle kalacaktı, pazar günü akşam da annem devralacaktı.. :)

Gün içinde ayrı kalmaya alışkınız ama gece ayrı kalmışlığımız 2sene içinde 5-6günle sınırlıydı, 7 yaptık onu :)

O ne kadar alıştıysa ben de öyle bir alışmışım ki, Cumartesi gecesi terminale gitmek için taksiye bindiğimde Duck öyle camdan acıklı acıklı bakarken gözlerim doldu, dedim bir köpeği bırakamıyorum bir gün için, ne bu halim.. :)

Önceki günümü zaten not yazmakla geçirmiştim.

İlaç saatleri, uyanınca ne yapar, ne yaparsan öyle yapar da böyle yaparsan şöyle yapmaz falan..

Çünkü öyle standart bir hayatı var ki, her duruma gelemiyor :)

Yemek sonrası pencere keyfi bile fixtir, o pencere kapalıysa başında bağırır da bağırır, anlamadıktan sonra uğraş ki susturasın :)

Evet yine duyar gibi oldum o köpek bende olsa döverdim ben onu, hiç uğraşamam cık cık cık ları :))

Ödü kopmuş bizimkinin, gelmeyeceğim sandı heralde bir daha..
Her zamanki gibi doğru düzgün yemek de yememiş ama tok karnına ilaç kullandığı için yemesi gerekiyordu, zorla elleriyle yedirmişler onun için yaptığım sevdiği yemeği :)

Annem diyor bu yaşımda ne hallere soktun beni, köpeğin önüne geçmiş elimde yemekle yesin diye peşinden koşuyorum, sizin peşinizden koştuğum yetmemiş gibi.. :))

Geceleri de rahat uyuyamamış, ilk başta küsüyormuş homurdana homurdana başka yerlere yatıyormuş, sabaha doğru da dayanamayıp yatağa gelip bu defa da sürekli yanaklarını yalıyormuş :)) Uyumadığı belliydi zaten bugün tüm gün derin derin uyudu benimle..

Daki dakım burda öyle üzüntüler içindeyken biz de inanılmaz eğlendik. Ben otobüste uyuyamam ama yine de hiç uyumamış gibi değildim. Mutluluk ve değişiklik heyecanı insanı ne güzel de ayakta tutuyor. Ezinede şantiyeyi gezdik, Asi'yi sevdim bol bol.. Koca kız olmuş, hiç alman çoban köpeği gibi de değil, bildiğin labrador kaçmış içine. Seveyim, sevileyim, çamurlu sularda yuvarlanayım yine sevip sevileyim mantığıyla yaşıyor. Ama tabi o vücutla yapınca tüm bunları, sevdikleri için zor oluyordur bence :)) Üstüme bir atladı, Duck kuş kalır yanında.. Yakışıklı kızım benim, bizde kaldığında 2aylık haliyle bile nasıl azarlıyordu Duck'ı, rahat bırak beni diye :))






Ve hatırlatma;
bizim evde kaldığındaki halleri:







Ordan Bozcaadaya geçtik, Yaman'ın bu şirkette çalışmadan önce yaptıkları rüzgar enerji santraline baktık, ordan adanın en yüksek yerine çıktık şantiye arabası sayesinde, gezdik yüzdük yedik içtik eğlendik. Bir sürü de köpecik vardı mutlu mutlu. Dönüşte feribotta bile 1 sibirya kurdu 2 de golden sevdik. Goldenlar bütün gün yüzmüşler, öyle yorgunlardı ki. Biri ıslaktı hala, bir de Duck gibi sevdim sevdim sonra sevmeyi bırakıp da kalkınca acıklı acıklı bakıyo azcik daha sev diye, ben de hep düşüyorum bu tuzaklara, sevdik tabi yine :))
Öyle güzel bir yerden istanbula gelince tam bu ne biçim şehir diye bunalmaya başlıyordum ki eve geldim, Duck'ın o muhteşem karşılama telaşıyla unuttum herşeyi. Biz belki küser bana diyorduk, küsünce yüzümüze bakmayıp poposunu dönüp oturur yanımızda :D
Ama çok özlemiş, küsemedi..

Nasıl dönüyor etrafımda, atlıyor zıplıyor, sevinçten tuhaf sesler çıkarıyor. Abartıp sırt üstü yatıp öyle kuyruk sallaya sallaya yerlerde süründü bir ara.. Sabah yürüyüşüne çıktık, sürekli ayağıma basıyor yanımdan yürüyecek diye. Tasmasını açayım da koşsun biraz dedim ama bu defa da etrafımda dönüyor. Zaten uykusuzum düşücektim artık başım dönüyor.. Neyse geldik eve, sarıldık uyuduk saatlerce. Kalkıp yine yürüyüş yapıp gelip yattık. Çok komik geçirdik günü. Kıtlııktan çıkmışçasına uyuyarak..

Zaten ondan başka bir şeye bakıp başka bir şeyle ilgilenmeme de tahammül edemedi bu saate kadar, bilgisayara bakıyorum önümde zıplıyor, masaya çıkmaya çalışıyor :) Tv karşısında oturduk öyle kucak kucağa, uyurken de tabiki de kafası üstümde yatıyoruz.
5cmden daha uzakta durmadığı için de fotoğraflarını pek çekemedim ama olsun.

Bir de yeni tasmamızı taktık bugün, çok güzel oldu. Tekrar teşekkür ederiz Çıtır'a. Öyle de bir kız gibi ki, yeni olduğu için evde de onu takıp oturmak istiyor, giydirdim ben de; tasmalı tasmalı kuduruk oyunlar oynadık evin içinde :))




Ama ezine çok sevimli küçücük bir yer, eminim Duck da sever. Yarın biraz kocaman arabayı sürtmeden kullanma denemesi yapayım da sitede. Eğer başarılı olursam alırım Duck'ı gideriz. Kendi bölümünde gitmeye de dayanamaz bence ama alırım yanıma kucak kucağa gideriz artık napalım :))

*

Akşam yürüyüş sırasında da çocuklarla karşılaştık.
Öyle dikkatliler ki..
Kızlar süslü tabi, hemen tasmasını inceliyorlar aa ne güzelmiş, güle güle giysin, çok yakışmış diyorlar hemen.
Erkekler daha duygusal, dün başkasıyla gördük sahibi değişti sandık üzüldük diyorlar. Üzülmeyin dedim Duck sahip değiştirmeez. :) Sarılıp oynadılar birlikte.
Çocuk dediğim de küçük çocuklar, 6-9 yaş arası.

En son da gece çıkıp basketbol sahasında topla oynadık, pilimiz bitti artık. Duck kucağımda uyuyor şimdi, ben de yazmaya çalışıyorum :)


4 yorum:

  1. Unknown dedi ki...:

    oooo duck olmadan eğlenilmez ki ben olsam hemen küserdim

  1. Özge dedi ki...:

    ya ama işte otobosa almiolar benim ördeğimi :(

  1. Mimmi dedi ki...:

    asi amma büyümüş yaaa

  1. Özge dedi ki...:

    evet ya ama aklı hala 2aylık gibi :))
    atlayip zipliyo yılışıyo hep ehehe