Aferin Bana

Misafirlik de bir yere kadar

Benim moralim bozuksa duck'ınkinin güzel olması durumundan bahsedemiyoruz ne yazık ki,
ikimiz de böyle yüzümüz düşmüş bi şekilde yatıyoruz.
akşam klasik aşil duck gezdirmesi yapalım dedik, onlar bile fark etti neyi var bunun diye.. yanıma oturuyor kalkmıyor,aşil koşturuyor bu öyle kendi kendine bir yere gidip bişeylerle oynuyor, kimseye sevin beni sulanmalarını yapmıyor falan..
herneyse üzüldük, eve döndük..

o gece pek uyuyamadık zaten, sıcaktı da..
pazar günü de uykusuz ve sıcaktan erkenden kalkmış bir halde öyle birbirimize bakınırken gel dedim durmayalım bu evde,
çağıralım bi taksi gidelim koşuyoluna :)

Burda başladı tabi eğlence..

Ataşehirde taksiler hiç sorun çıkarmadığından uyarmazdık bile köpek var diye,
burda taksiyi aradığımda söylüyorum köpekle bineceğim, ama örtü falan var yanımda, yine de korkmayan birini gönderirseniz sevinirim falan diye..
Bendeki de laf, sevinirim miş haha

Adam köpek olduğunu bilerek geldi,
ay bunu ben bindirmem arabama, ben küçük bişey sanmıştım bu büyük..
yok millet bizim bindiğimiz arabaya nasıl köpek bindirirsin dermiş,
yok şöyle olurmuş yok böyle olurmuş..

Abicim dedim uyarmıtım ben, gelmeseydin o zaman.
Arabana zarar gelirse karşılarız,bilmemne..
Bende kabahat, pet taksiyi aramadım da bunları çağırdım.

Herneyse bindik sonunda, gittik..

Duckın misafirlik sevinci bambaşka tabi..

Anneme de haber vermemiştik, baskın yaptık sabahın köründe :))

Orhunu yalayarak uyandırdı, yataklarda zıplıyor, merdivende bir yukarı bir aşağı koşuyor, koltukların tepesinde geziniyor falan sevinçten ölücek sandım.
Hava da sıcak, su koyuyoruz önüne, direkt dökerse annem kızıyor diye kendine de bir yöntem geliştirdi..
Gelip benden buz istiyor, veriyorum, onu alıp suyuna atıyor, sonra aa buzu sudan alamıyorum numarasıyla patisiyle suyu deviriyor ve muradına ermiş bi şekilde ıslak yerlere yatıyor rahat rahat.
eşek kafalı oğlum halbuki buzu sudan ağzını sokup da alıyor,
ama çaktırma anneanneye :))

çiş kaka için parka gittik, parkta havuza düşüyormuş numarasıyla girmemek için kendini zor tutuyor, o kendini tutmazsa ben onu zor tutuyorum falan.. baya eğlendik..
ikimiz de uzun zamandır insan içine çıkmamış olmanın verdiği komik bir heyecanla eve girmeyelim oraya da gidelim buraya da gidelim diye dolandır durduk koşuyolunda.
starbucksa gittik, parka gittik, yasak olduğu halde arkalardan dolanıp öğretmen evinin bahçesine gittik falan..
neyse yorulduk artık eve gidip eşyalarımızı toplayıp evimize dönelim dedim.
beyfendinin ev özlemi başladı tabi,
misafirlik de bir yere kadar,
evine dönmek ister benim paşa oğlum :))
bana o eşyaları nasıl sabırsızlıkla toplattı, nasıl acele ettirdi bana ne ben biliyorum ne o,
tabi ikinci bir taksi vakasını da atlatıp eve geldikten sonra nasıl bir sevinç turu attı..
eşyalarını kokladı baktı herşey duruyor,
iyice de sevindi,
yattı sırt üstü,
açtı bacaklarını,
horlaya horlaya uyudu..

Mutlu gündü pazar günü..

Annemle oynadıkları su tabancasının suyunu yakalamaca, üfleyince baloncuk çıkaran çubuktan çıkan baloncukları yakalamaca ve basınca öten plastik ayakkabı oyuncağı öttürmece oyunlarından bahsedemeyecek kadar da yoruldum :)

İnsanın evi gibisi yok,
biz de buraya fazla alışmışız artık :)

0 yorum: