Aferin Bana

5

Kısırlaştırma Maceramız

Yapalım mı napalım, kaçtı gitti, aman ya şöyle olursa ya böyle olursa derken Cuma günü sabah bir baktık veterinerdeyiz.

Benim panik oğlum tahlil amacıyla kan  almak için koluna o lastikimsi şey bağlandığı anda normal dışı bir şey yapıldığını fark edip birden panik oldu. Babası kan görmeye ve Duck'ı öyle görmeye dayanamadığından sanırım yanımızda değildi içerdeydi ve biz 3 kişi zor tuttuk oğlanı. Normalde hep sakin durur o masanın üstünde..

Saat 11di sanırım operasyonu başladığnda, tam olarak ne kadar sürdü bilmiyorum ama biz 4gibi evdeydik.

Evet operasyonu yapan açısından ve süresi açısından basit olabilir ama öyle efsaneleşmiş kadar da kolay olmadığını düşünüyorum ben.

Duck için tam bir işkence gibiydi ve benim için de onu öyle görmek...

Azıcık bir anestezi yetmiş uyuması için ama ayılması zor oldu biraz. Önce yanımızda masada yattı, başına oturup sevdik.Zaten hep başındaydım. İlk serum takıldığında biraz kendine gelir gibi oldu, bizi fark edince deli gibi kuyruk salladı , kafasını kaldırmaya çalıştı küt küt düştü tabi o kafa, kalkamayınca biraz canı sıkıldı sanırım durdu kuyruk sallamalar tabi. Sonra canının da acıdığını fark edince tekrar uyudu,zaten tam ayılmamıştı.İkinci serumda daha ayıktı ve hiç mutlu değildi tabi, kötü kötü rüyalar gördü sanırım, en azından kötü rüya gördüğü zamanki gibiydi. Ayıldıkça kötüleşti gibi..1-2 defa kalkmaya çalışıp kalkamayınca da altına kaçırdı, sonra biraz kaldıralım dışarı yapsın hem hava alsın dediler, ayakta duramadı, düştü. Tekrar kaldırdık ve ayakta durabilmesi için tutarken yaptı neyse tüm çişini içeriye, dışarı çıkacak kadar yürüyemedi tabiki de ayakta zor duruyordu. Aferin falan dedik üzülmesin diye. Tekrar yatırdık, yine ufak ufak kaçırdı. Kalkmaya çalıştı yine panik oldu falan.

Bunların hepsi normal tabi ama onu öyle görmek ve buna senin neden olman öyle iç burkucu birşey ki..

En son tamamen ayılması için bir iğne daha oldu. O da yan etki olarak titreme yaparmış, baya bir titredi vücudu, o panik ben ondan panik. Yürüyor güya ama saçmasapan bir şekilde, düştü düşecek. Titriyor zaten zangır zangır.

En son da o bölgeyi tekrar temizleyip bandajlanması için tekrar yatırdık biraz ama Duck yine panik ve feryat. Neyse hallettik hepsini.

Yolda kusmasın diye de serum sırasında bir ilaç vermişlerdi. Titreye titreye bindik arabaya. Ben de en arkaya onun yanına bindim. Canı acıdığı için oturmuyor, vücudu titrediği için ayakta zor duruyor ve de deli gibi de trafik var.

Neyse eve geldik. Önceki gün akşam 7den beri birşey yememişti ve geceden beri de su içmiyordu. Su da yemek de verebileceğimiz kadar zaman geçtiğinden su kabına 2 bardak su koyduk, azıcık içti. Geceyarısına kadar da hiçbirşey yemedi, en sevdiği şey tavuk dahil... Yemek yemediği için de ağrı kesicisini de veremedik. Canı acıya acıya kıvrandı öyle. Neyse ki gece elimle 1-2birşey yedirdim zorla..Verdik ilacını.

Canı acıdığı için ne oturuyor ne yatıyor, kafasına elizabet takarsak sanki pause tuşuna basılmış gibi kesinlikle 1 adım bile kıpırdamadan kafasını yere eğip öylece duruyor.Kıyamadık çıkardık. Zaten ağır birşeymiş, kafasını taşıyamıyordu Duck. Bütün gece öyle ayakta dolandı. Hatta bir ara ayakta uyudu öylece atlar gibi.

Yatırıyoruz arka tarafı acıdan sanırım titremeye başlıyor hemen kalkıyor, hiç yatamadı resmen. En son gece 2 ya da 3tü sanırım artık dayanamadım önce balkona götürdüm çişini yaptırdım hasta pedine, sonra yatağa yatırdım yanıma, kolumu da karnına koydum kalkamasın diye sarılarak, öylece uyumuşuz sabaha kadar.

Duck zaten küçüklüğünden beri azıkcık bir yeri ağrırsa yatamaz hiç, dolanır evin içinde kıvrana kıvrana mırın mırın ama tabi bu kıvranmanın en üst aşamasıydı onun için.

Öyle kızdım ki o böyle acı çekerken ,durduk yere çocuğun canını acıttığımız için kendime.

Ama dün biraz daha iyiydi, bugün biraz daha iyi.

Yine aşırı zorla tek tek yemeğini yiyor, genelde uyukluyor ama uyanık olduğu anlarda yine o mutlu duck geri geliyor ve ben de mutlu oluyorum.

Şimdilik sürekli gözümüz üstünde, pek rahat değiliz.
Bu haftayı da atlatırsak bir süre böyle şeyler yaşamak ve yaşatmak istemiyorum.

Çiftleşme isteğiyle kaçma dışındaki hiçbir huyu da hiç değişmez inşallah,
hep benim mutlu Duck'ım olarak kalır :)

Bu da dün akşamki yorgunluğumuzdan bir fotoğraf, yaman çekmiş.. :)

3

Kısırlaştırma 1

Ayrıntıları yazıcam ama genel olarak kısırlaştırmak zormuş,
sabahtan beri sürekli başındaydım duckın
operasyon kısa sürüyor olabilir ama sonrası tam bir işkence :(
onun canı acıdıkça benimki acıdı
hala oturmadı canı acıdığından öylece duruyor ayakta,
dün akşamdan beri bişey yemedi,
2 bardak bile su içmedi.

başka bir köpeğim daha olursa kısırlaştırmam heralde,
boşuna bunca dert açtık başına,
çok kızıyorum kendime:)

8

Kabus..

Duck benim herşeyim..
Ve dün az kalsın herşeyimi kaybediyordum.
Kötü günler geçirdiğim oldu her insan gibi ama dünün yaklaşık 2,5saati tartışmasız hayatımın en en kötü zamanıydı.

Klasik kulak kontrolü ve ense damlası için veterinere gittik dün, ordan da babaanneyi görmeye pendiğe gittik ve daha eve giremeden Duck 5sn içinde birden bir koku peşinden koşarak ortadan kayboldu.

Yaman şaşkın nereye gidicek geri döner yanımızdan ayrılmaz ki diyor, ben ona buna sorarak koşturuyorum daaak daaak diye bağrınarak geri döner canım nereye gidecek ki diye içimden umarak ama o yok oldu resmen saniyeler içinde.

Yaman hala gelir diyor inanamıyor gidebilecek olmasına, ben biliyorum koku peşinden gitti, bilmediği bir yer, dişi kokusunun etkisinden çıkıp kendine geldiğinde ne yaptığını bile fark etmediğinden geri dönecek yolu hayatta bulamaz. Bir kere bilmediği bir yer, gideceği yerlerin ucu bucağı yok.

Yaman arabayla ben etrafta koşturup ona buna yalvararak aradık 2-2,5saat sanırım.

Öyle bir şey ki, bir anda tüm dünya üzerinize geliyor, karıncadan farksız kalıyorsunuz ve inanılmaz bir çaresizlik. Site değil ki güvenliğe haber ver, kapalı bir alan değil ki bulunana kadar giriş çıkışı engellet. Tarifsiz bir çaresizlikti benim için..

Kimi görsem yanına koşup soruyorum. Beyaz bir köpek gördünüz mü, şu boylarda mavi göğüs tasması var?

Çoğu yanıt görmedim oluyor.

O zaman başlıyorum görürseniz lütfen tutun, büyük köpek ama hiçbirşey yapmaz, tasmasında numaram yazıyor ordan ararsınız beni , lütfen..

Park tarafında çok köpek olur diyorlar oraya koşuyorum, şurda 5-6köpek gördük diyorlar oraya koşuyorum, delirmiş gibiydim yani. yağmur yağıyor üstümde montum falan yok elimde bir telefon ordan oraya koşuyorum deli gibi milletle konuşarak. Kimseyle konuşmadığım zamnlarda da yüksek sesle daak daak diye bağırıyorum ki belki beni duyar da gelir..

Bir ara okulun ordan koşarken gördük dediler, okulun oraya koştum. Hayatımda da pendiği bilmem ama okul diyorlar şu tarafta koşup orda okul arıyorum. Okulun orda var evet bir köpek ama duck değil. orda bir adam görüp sordum, 15 gün önce çocuğumu kaybettim, bulsam onu bulurum dedi ağlamaya başladı. Orda koptum sanırım ben de. Astımım tuttu, yanımda hiçbirşey yok, bir yandan yürümeye çalışıyorum bir yandan bakınıyorum bir yandan yamanı arıyorum falan..

Eğer bulamayacaksam Duck'ı şimdi burda öleyim havasızlıktan nolur dedim kendi kendime..

Bir yandan düşünüyorum hava kararırsa köpeğin peşinden koşmayı bırakır da sakin bi yerde oturur o zaman daha mı kolay buluruz, ama karanlıkta nasıl görücez, dışarda yere bile oturmaz ki nasıl oturucak, yağmur yağıyor sırılsıklam olmuştur, yağmuru hiç sevmez ki, sabah yemeğini yemedi acıkmıştır şimdi, nasıl yemek bulucak çöpten yemek yemez ki, sokakta yürümeyi bile bilmez ya araba çarparsa, kavgayı bilmez ya bi köpek saldırırsa..

Off delirmemek elde değil.

Bir yandan da insanlar. Allahım nasıl insanlar var..
Ben köpekle uğraşamam diye tersleyenler, sen bana numaranı ver ben seni ararım bulursam diye peşime takılanlar, kimi bulursam sorduğum için sonradan tinerci olduğunu fark ettiğim iki çocuk. Havuzlu parkın orda beni burda herkes tanır buraya gelirse bulurum sen nerde oturuyorsun evladım nerelisin diye muhabbet etmeye çalışan amca..

Motorlu sucuların önüne atlıyorum ki onlar çok dolaşıyor belki görür, bahçevanlar vardı caminin orda, köpekler çimenleri sever diye onlara koşuyorum..


Bir ara da kapana sıkışmış gibi oldum. Tren yolunun hemen yanındaki yolda bir dükkan sağa gitti diyor diğer bir dükkandaki kız sola gitti diyor, ortada da alt geçit var. altgeçitten gittiyse hayatta bulamayız artık diye düşünüyorum falan diye düşünürken  telefonum çaldı.

Muhabbet etmeye çalışıp da beni oyalıyor diye kızdığım yaşlı amca bulmuş. Telefonu eline yazmış sanırım beni aramaya başka bir yere gitmiş. Havuzun orda tutuyoruz köpeğini gel dedi. Bir gittik ki böyle çöp toplayan çocuklar gibi 17-18 yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir çocuk Duck'ın tasmasına kemerini takmış tutuyor. Yanında da peşinden gittiği sokak köpeği.

Eminim o amca görmeseydi bu çocuk bizi aramayacaktı, alıp ya birine satacaktı ya da kendi napacaktı hiç bir fikrim yok, ama bize getirmeyeceği kesin.. Yoksa ilk bulduğunda arardı, amca onu görüp durdurup da bizi aramaya gittikten sonra değil..

Çok çok şanslıymışız ki atlattık bunu.

Eve geldik, heryeri çamur içinde, temizledik. Hiç ilgilenmedik. Ama o da suçunu biliyor hiç sırnaşmadı gelmedi yanımızda, kaçamak bakışlar ve kaçamak sevgi dilenmeleri dışında..

Hala gözümün önünde tüm o deli dana gibi etrafta dolanışlarım, o endişelerim.. Tüm gece de duckı kaybettiğimle ilgili rüyalar gördüm..

Umarım bir daha olmaz. Kimsenin başına gelmez böyle bir şey umarım.

Yarın sabah kısırlaştırmaya götürüyoruz Duck'ı.
Bir ihtimal belki böyle dişi köpek peşinden koşturmalarını önlemek için artık.
Keşke tüm bunlar olmadan yapsaymışız. En sevmediğim hatta tek sevmediğim ve beni korkutan huyudu bu dişi köpek kokusunun peşinden kendini kaybetmiş bir şekilde koşturması..

Çok ucuz atlattık resmen.

1

Kulaklar Kulaklaar...

Linki buraya da kopyalayamadan yapamayacağım sanırım.
http://dogblog.8pawsup.com/2010/07/canine-bacterial-skin-infection.html

Biz Duckta her hastalığında benzer bir durum yaşıyoruz.

Önce herşeyi yaptığımızı sanıp gerçekten de yapabileceğimiz max şeyi yapıyoruz aşırı bir titizlikle. Sonra geçmiyor tabiki de ve veterinerde yapılan şeyler ve düzenli kontroller falan bir sürü para veriyoruz, ancak geçti derkeeenn da da da daam. Ya yeni bir hastalık ya da onca özen ve dikkate rağmen önceki durumun tekrarlanması.



Şaka gibi bir çocuk, bu ara kulakları için yine eski sorunlarını yaşıyoruz. Her yürüyüş sonrası losyonuyla kulağını temizlediğim halde yine ve yeniden.Şimdi hem yürüyüşlerden sonra temizlemeye devam hem sabah-akşam oridermyl krem sürme safhaları ve de 3 günde bir veterinere gidip içini temizletmek. Ve yine bilmemkaçyüzüncü kez sağ kulak zarı zedelenmiş bu virüs yüzünden.


Normalde bu dönemlerde geçer yaza kadar sağlam kalırdı kulağı ama çevredeki kedilerin artması nedeniyle bulaşmayı br türlü engelleyemiyoruz sanırım.

En fenası da tüm veterinerlerin aynı şeyi söylemesi;
- Korumak için başka ne yapabiliriz?
- Yapılacak herşeyi yapıyorsunuz, başka yapacak bir şeyiniz yok malesef...

Delirmeden önce işitilen son sözler olmaması ve en kısa zamanda bu kulak uyuzunu da atlattıktan sonra bir daha bulaşmaması dileğiyle..

Yoksa artık kimseyi dinlemeyip kendi çapımda önlemler alıp, kafasının kulak kısmını her dışarı çıkışımızda sargı beziyle falan sarıcam;
ya da yine her dışarı çıkışımızda kafasına elizabeth geçirip kulaklarını da devasal pamuklarla tıkayacağım.

Başka çözümü yokmuş gibi geliyor :))

Bir de kışın hiç geçirmeyi başaramadığımız, bacaklarının arasında oluşan sivilceleri var ama bahsetmek bile istemiyorum :))

0

Bildiğimiz Şeyler...

Az önce bloglar arası ordan oraya dolanıp bakınırken bir yazı buldum.
Aslında farkında olduğumuz, bildiğimiz şeyler ama böyle önümüze koyulunca , hoşuma gitti :)

http://www.usatoday.com/life/lifestyle/pets/2010-09-07-fivereasons07_ST_N.htm


"Dogs make life friendlier, according to research done by Lisa Wood, a public health instructor at the University of Western Australia. When she studied the social capital of pet owners vs. non-pet owners in three planned Australian neighborhoods, she found pet owners scored higher in gaining trust, making connections and helping out neighbors than non-pet owners."

"There are no strangers in his world," says Dan. "Thanks to Max, we know a lot of neighbors we would have never met. He stops and greets everyone."

"A wagging tail sometimes is all people need after a rough day." :)

"Edward Creagan, an oncologist at the Mayo Clinic in Rochester, Minn., says he has worked with cancer patients who want to get better so they can get home to pets: "None of us can speak about pets without smiling," he says."

"That goes for loving ourselves and others. Child psychologist Robert Bierer of Albuquerque conducted a study of 128 children and concluded that pre-adolescent kids who get the chance to help care for dogs tend to have higher self-esteem and empathy than those who do not"

Bir de bu yaşlı köpekler..
http://www.theauberginenotebook.com/2010/10/senior-dog-portraits.html
(Dog photograpy yok sanırım henüz trde ama olacaktır eminim :)

Ne güzeller diye bakarken birden Duck yaşlanınca nasıl olacak acaba diye düşünürken yaşlanmasın diye hüzünlenmiş bir şekilde buldum kendimi.

Bugün akşama kadar sıradan geçmiş de olsa akşam çok eğlenceli vakit geçirdik birlikte. Dışarı çıkalım mı napalım diye tasmaya bakınırken camda Çıtırları gördük. Birlikte önce aşağıdaki parkurun oraya sonra da sitenin dışına, Doktorlar sitesinin oraya kadar yürüdük. Kaç km bilmiyorum ama ben bir de Duck'ın peşinden abuk subuk yerlere girip çeşitli eğilip bükülme hareketlerini hızlı hızlı yaptığım için spor salonunda 2 saatte yapabileceklerimden daha fazlasını yaptığımı düşündüm. Hem eğlendik hem yorulduk. Gelince rutin pati-burun yıkama seansımızdan sonra kurulanıp dinlendik ve en sevdiği yemek karışımını hazırladım. Ben de mutfaktaki masada yedim onun kaplarının yanındaki sandalyede.

Mutlu bir yorgunluk halinde olduğu zaman o gözlerindeki tuhaf huzurlu ve teşekkür edercesine anlamlı bakışlarını hiçbirşeye değişmem.

Yaşlansan da benim biricik, eşek kafalı, yaramaz oğlum olarak kalacağına eminim :)

I love you Duck :)

parent/child type of love :)

Son olarak da bu siteye bakmanızı öneriyorum :)). Ne güzel şeyler var köpekler için.

2

Huysuz

Bütün günü sıkıla bunala bir ekranın başında geçirdiğim için Duck da bunalıma girdi.

Babası gitti, evde eğlenecek sıra dışı bir şey yok, annesi ilgilenmiyor e daha ne olsun.

Günde 4 defa dışarı çıkmak yetmiyor, evde de değişiklikler olması lazım, gelen giden şart, oyun şart, ilgi şart.Paşa efendi hazretleri.

Yoksa sürekli evin içinde vikleyen bir yaratık oluveriyor ve ben daha da dayanamıyorum ona. Bazen ya onu ya kendimi camdan aşağı atmalıyım diye düşündüğüm bile oluyor, o kadar bunaltıyor ki viykleyerek.

E böyle evde bunalım takılınca dışarda da beni cezalandırırcasına hiç bir sözümü dinlemiyor. Tasmalı gezsek inanılmaz çekiyor ki yokuşta düşürdü bugün beni. Tasmasız gezsek aklına göre çekip gidiyor, ben de peşinde ıslık çalarak çağırmaya çalışan bir tip.

Bugün delirtti beni resmen.
En sonunda artık nasıl bağırdıysam bir panik içinde geldi yanıma, tasmasını taktım, bacağımın dibinden ayrılmadan yürüdü. Evde de yine hiç yüzüne bakmadan kapadım bizim odaya, o ara iki dakika viykleme duymadan geçirdim.

Huysuz Duck,
bazen çok bunaltıyor beni,
çook..

2

Mont

Dayanamadık camdan bakıp yağmurun durmasını beklemeye,
durmuyoor durmuyooor :))

Montunu görünce de çok sevindi, hemen giyip koştuk yağmurun altına. Belki yeni bir tane alırız bu sene, yedek :)


Zayıflamış ama sanırım biraz, geçen seneye göre,
Montu bol geldi :)

1

Donuyoruuz

İki gün önce güneşin altında çimenlerde hoplayıp zıplıyorduk,
penceredeki minderde uzanıp etrafı izliyorduk; şimdi birden bire soğuktan iki büklüm uyuma ve camın önünde yağmur bitsin de çıkalım nöbetlerine başladık :)



Gök gürleyince de ödümüz kopuyor :))


Gece de birlikte uyuyoruz tabiki de, hepbirlikte yorganın altında.
Bu gece burnu da üşümüş sanırım bir baktım iki büklüm bir şekilde ortamızda yatıyor, kafasını bile yorganın altına sokmuş :))

Rahatsız olup yataktan aşağıya indirdim, sonra tekrar geldiğinde yine üşümüş sanırım suratımıza hapşırdı şiddetli bir şekilde 2 defa, sağolsun :))

Şimdi de camın önünde hala söyleniyor Duck,
Eminim neden yağmur yağıyor, ne zaman bitecek de dışarıya çıkıcaz, hava da çok soğuk oldu ne zaman ısınıcaz, donuyoruuuuzzz!!

Diyordur :)

İyi ki konuşamıyor, kimse susturamazdı vallahi bikbikbibik,
şimdi böyle homurtu ve tuhaf seslerle idare ediyoruz :)

3

Arkadaşlar

Duck'ın çocuk parkından arkadaşları bizdeydi bugün.
7-8 yaşlarındalar ama ilk sorduğunuzda 11-12 falan diyorlar, sonra biri diğerine hayır sen daha küçüksün hayır sen daha diye başladıklarında asıl yaşlarını itiraf ediyorlar :))


Basketbol sahasında her zamanki oyunlarını oynarken yapmur başlayınca hepsinin suratları ağlamaklı bir şekilde lütfen dönmeyin diye tutturdular. Ama Duck'ın ıslanmayı sevmediğini söyleyince de nolur size gelip oynayalım ısrarlarına başlayınca ben de kabul ettim ve yine gelip oynadılar.


Bu aralar pek bir sıkı-fıkı oldular, neredeyse her gün oynuyorlardı, aslında 6 kişiler ama 3'ü tamamen hayran Duck'a. Geçen seneden beri oynuyorlar ve hatta parktaki çoğu çocuğun ve ailesinin köpeklere olan korkusunu en azından Duck ile geçiren kahraman çocuklar.


Önceden Duckla yürürken parkın önünden geçince sadece Duygu, Alper ve Yekta yanımıza koşup Duck'ın boynuna sarıldığı sırada diğer aileler cıkcıklarken, çocuklarının ama Alperler seviyor bak anne ısırmadı işte ısrarları üzerine bu sene bir sürü çocukla kucaklaşıp mıncıklanmak zorunda kaldı Duck. Pek şikayetçi olduğunu da söyleyemeyiz açıkçası.

Sadece ilk tanıştıklarına başını eğip ben çok masumum vallahi de hiçbirşey yapmam hareketlerine geçtikten sonra diğerleriyle birlikte kuduruk kuduruk oyunlar oynamaya devam ediyor.

Telefonumdakileri aktarabilirsem bir sürü video var çocuklarla oynarken ama bunlar bugün evde ve basket sahasında oynananlar ve birkaç gün önceki güneşli havada oynadıkları yalamaca ve koşturmaca sonrası fotoları. :)